MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.02.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile Hazine adına tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı da kapsayan imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 12.06.2013 tarihli ve 2013/6389 Esas, 2013/6628 Karar sayılı ilamı ile "...teknik bilirkişilerin, çekişme konusu 1279(1002) nolu parselin kadastro paftasına göre dağlık ve çalılıktan ihdas edildiği bildirildiği halde, tescil bildiriminde(beyannamede), bir kısım parsellerin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki, bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, öte yandan; çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir..." gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne tapu kaydının eski haline iade edilmesine,....İli,.... İlçesi,... köyünde kain 5399 ada 2 parsel no'lu taşınmazın 94,48 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile imar öncesi kök parsele ihyasına, tescil harici bırakılan 94,48 m2'lik kısmın hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.Hükmü, davalılardan ... vekili ile ... vekili temyiz etmiştir.Davacı vekili, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çekişme konusu 94,48 m2'lik bölümün Hazine adına sicil kaydı oluşturulmadan 1279 (1002) parsel numarası ile ihdasen... Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edilerek çekişme konusu yapılan bölümün 5399 ada 2 no'lu imar parseli olarak tescil edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek 94,48 m2'lik kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda...Belediyesinin 37 no'lu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede.... Büyükşehir Belediyesinin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan.... Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan belediyenin de davalı gösterildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.Yargı mercilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında uygulanabilir durumu gelirler.Diğer taraftan, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın sebepten soyut olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böyle bir durumda da dayanıksız kalan kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Ayrıca, çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, şayet yasa gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine'nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazine'nin davasının reddine karar verilmesi gerekir.Öte yandan, 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanunla iptal edilmiş ise de iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, başka bir ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır. Bunun yanısıra, kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı İmar kanununun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın ve de alınan bilirkişi heyeti raporu ile krokisinin ve 12.09.2014 tarihli ek raporun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tamamen yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmuş olmakla, orada belirtilen hususların yerine getirilmesi ve o doğrultuda işlem yapılması zorunlu hale gelir. Anılan bu husus, usuli kazanılmış hakkın bir sonucudur. Bozmadan sonra alınan 12.09.2014 tarihli ek birlirkişi raporunda çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (... Belediyesinin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti, .... Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasındaki niteliği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamış ve Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Teknik bilirkişinin çekişme konusu 1279 no'lu parselin 290 no'lu parselin yola terkininden ihdas edildiğini belirttiği halde 290 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının getirilmediği özellikle dava konusu edilen 94,48 m2'lik bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı gibi çekişme konusu yerin Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.