Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3274 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16113 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.03.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 26.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.03.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ...ile karşı taraftan davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, davalılar murisi... ile... Noterliği’nde 06.06.2000 günü düzenledikleri satış vaadi sözleşmesi uyarınca 3, 5, 7, 11 ve 21 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının satışının vaat edildiğini, edimini yerine getirdiğini, tapu kayıtlarının devredilmediğini ileri sürerek, taşınmazlardaki payların adına tescilini istemiştir.Davalılar, murislerinin ayırt etme gücü bulunmadığını, satış vaadi sözleşmesinin gabin içerdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 5403 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca pay satışı yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir.5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davacı davalılar murisi ile 06.06.2000 günü düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanarak 3, 5, 7, 11 ve 21 sayılı parsellerdeki paylarının adına tescilini talep etmiştir. Tarla niteliğindeki dava konusu taşınmazlarda satış vaadi sözleşmesinde mülkiyeti nakil borçlusu... payı mirasçıları olan davalılar adına intikal ederek paylı mülkiyet olarak tescil edilmiştir. Dairemizin 31.03.2014 günlü ve 2014/3006-4299 sayılı bozma kararından sonra 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle pay devri konusunda yasal bir engel bulunmadığından mahkemece tarafların göstermiş olduğu deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeden yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.