MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.01.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil, yargılama esnasında tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 15.03.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil, yargılama aşamasında HMK'nın 125. maddesi gereğince seçimlik hak kullanılarak tazminat isteğine ilişkindir.Davalı vekili, fiili taksimin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, 200.000,00 TL'nin 02.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.Somut olayda; davacı, 15.08.2011 tarihli akte ilişkin olarak önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de yargılama esnasında 02.09.2013 tarihli akit ile dava konusu payın dava dışı ...'a satıldığı, davacının HMK'nın 125. maddesine göre davaya tazminat davası olarak devam edilmesini istediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilerek 15.08.2011 tarihli ve 02.09.2013 tarihli akitler arasındaki satış bedeli farkı olan 200.000,00 TL'nin 02.09.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.Dava konusu 15.08.2011 tarihli akit ile satıcı ... adına kayıtlı 407/960 pay 100.000,00 TL bedel ile davalı ...'e satılmıştır. Davalı, fiili taksim savunmasında bulunmuştur. Hükme esas alınan fen bilirkişi rapor ve krokisine göre dava konusu 397 ada 15 parsel sayılı taşınmazda satıcı ...'nın kullandığı yer "A" harfi ile,...nın kullandığı yer ise "B" harfi ile gösterilmiştir. Dava konusu taşınmazda paydaş .... ....ı ise payını 29.03.2011 tarihli akit ile davacıya satmıştır. Davacı vekili 16.09.2014 tarihli celse beyanlarında, "fiili taksim olmadığını, müvekkilinin arazide hiçbir yer kullanmadığını, sadece eski malikin kullandığı yeri gösterdiğini" belirtmiştir. Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerine göre, davalıya pay satan ... ile davacıya pay satan paydaşlardan olan Şakir Sakallı'nın kullandığı ayrı ayrı bölümlerin mevcut olduğu, dolayısıyla dava konusu taşınmazda fiili taksimin bulunduğu anlaşıldığından mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.