Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3090 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1279 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.08.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, İİK'nın 121. maddesine göre alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre ortaklığın giderilmesi istenen dava konusu taşınmazın 56/192 hissesinde dava dışı Hazine paylı malik, diğer 17/24 hissenin de elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, henüz paylı mülkiyete dönüştürülmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yoluyla satışı mümkün olmadığından alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmaz yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.Diğer taraftan dava konusu taşınmazda 56/192 oranında payı bulunan Hazine'nin de davada taraf olmadığı anlaşıldığından mahkemece öncelikle Hazine'ye husumet yöneltilerek davaya katılması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken inşaat mühendisi bilirkişinin 23.01.2014 tarihli raporundaki "muris Yusuf Bingöl'ün vefatı sonucu taşınmazın mirasçıları adına veraset belgesindeki hisseleri oranında müşterek mülkiyet şeklinde intikalen tescil edildiği" şeklindeki görüşüne itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.