Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3035 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1918 - Esas Yıl 2008
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.05.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; kesin mehile riayet edilmemesi nedeniyle davanın reddine dair verilen 24.05.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Süreler, kanun tarafından(Kanuni Süreler) tespit edildiği gibi hakim tarafından da tayin edilir(HUMK.m.159). Kanuni süreler, örneğin cevap süresi, temyiz süresi gibi kesindir ve hakim tarafından bu süreler azaltılıp çoğaltılamaz. Ancak, hakimin tayin ettiği süreler kesin değildir. Yargılama hukukunda egemen olan ilkelerden usul ekonomisi ilkesi gereğince, hakim bir davayı, makul süre içinde ve en az giderle sonuçlandırmak zorunda olduğundan bazen taraflara yapacakları işlemler gereği kesin süre verebilir (HUMK m.163-3) Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenlerle de hakim tarafından kesin süre verilirken; 1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması, 2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi, 3-Yapılacak işlem veya işlemler teker teker, varsa masrafının miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi, 4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur. Somut olayda; Davacı, davalıya ait 160 ada 2 parsel sayılı taşınmazı biçimine uygun düzenlenen 5.1.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ileri sererek tapu iptali ve tescil istemiştir. Yargılamalar sırasında dava dilekçesi davalıya tebliğ edilememiş ; en son davalının nüfus müdürlüğüne bildirdiği adresine tebligat yapılmasına karar verilerek 19.4.2007 tarihli oturumda tebligat giderini yatırması için davacı vekiline 10 günlük süre verilmiş, tebligat gideri 10 günlük süreden sonra 8.5.2007 tarihinde verildiğinden dava kesin mehil nedeniyle reddedilmiştir. Az yukarıda da açıklandığı gibi kesin sürenin amacı davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek amacıyla getirilmiş olup, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı ve davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Davacıya tebligat giderini yatırması için 10 günlük kesin mehil verilmesi ve bu süreden sonra giderin yatırıldığından söz edilerek davanın reddi yasanın amacına uygun olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 11.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.