Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2947 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16028 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.12.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil kabul edilmediği takdirde alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, arsa sahiplerine karşı yöneltilen alacak talebinin husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen 20.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalılar ... ve ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra genelerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir. Davalı arsa sahibi mirasçıları, davacının tescil isteme hakkının oluşmadığını, bedel yönünden de kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalı yüklenici ... ile davalı arsa sahibi mirasçılarına karşı açılan tapu iptali ve tescil talebinin reddine, davacının davalı arsa sahibi mirasçıları aleyhine açmış oldukları alacak talebinin ise bu davalılar yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı yüklenici ...'a yönelik açılan alacak talebinin ise yargılama esnasında ayrılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Somut olayda, davadaki istemin dayanağı yüklenicinin adi yazılı sözleşmeyle yaptığı temlik işlemidir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan borçlu yeni alacaklının ifa talebi üzerine önceki alacaklıya karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları yeni alacaklıya da ileri sürebilir hale gelir (TBK m.188).Ancak, yapılan temlik işlemine dayanan tarafın, temlik işleminin varlığını temlik işleminde bulunan kişiye, yapılan temlik sebebiyle de şahsi hak kazandığını borçluya karşı kanıtlaması gerekir. Bu bakımdan denilebilir ki, bu gibi davalarda yükleniciyle arsa sahipleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Zorunlu dava arkadaşlığının varlığı durumunda, hem yüklenicinin hem de arsa sahiplerinin aynı davada taraf olmaları gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece yüklenici aleyhinde açılan tazminat talebinin ayrılmasına karar verilmesi HMK'nın 167.maddesine uygun düşmemiştir. Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.