MAHKEMESİ : Ankara 19. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/06/2012NUMARASI : 2010/173-2012/216Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.07.2000 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen 1. davada davacı A.. Y.. tarafından 14.04.2000 tarihli dilekçe ile davalı Şirket aleyhine tazminat; birleştirilen 2. davada davacı A.. Ç.. vd. tarafından 28.06.2010 tarihli dilekçe ile davalı şirket aleyhine tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen ilk davada yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleştirilen ikinci davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı-davacı A. Ç.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 05.11.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-davacı A.. vekili Av. Z.. Y.. ile karşı taraf davacı A.. Y.. vekili Av. H.. Ö.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare Dairemizin 05.11.2013 tarihli mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Asıl dava, davalılardan yüklenici şirketin 22.02.2000 günlü temlik işlemine dayanılarak 27.. ada 3 parseldeki binanın 2 numaralı bağımsız bölümünün tescili; birleştirilen birinci dava ise tarihsiz adi yazılı protokol başlıklı belgeye dayanılarak davalı yüklenici şirkete yapılan ödemenin isdirdatı ve cezai şart tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı yüklenici şirket davanın reddini savunmuş, tapu kayıt maliki ve asıl davanın davalısı A.. Ç.. savunmada bulunmamıştır.Mahkemece 17.12.2002 tarihli kararda, asıl davanın kabulü ile 2 numaralı bağımsız bölümün davalı A.. Ç..i adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile davalı şirkete nedensiz yapılan ödeme tutarı 15.000 TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.Hükmün, davalı A.. Ç.. tarafından temyizi üzerine Dairemizin 15.12.2009 tarihli bozma ilamında özetle “…Asıl davada davalı A.. Ç..’ye gönderilen dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinden davalının davada taraf durumunu almış sayılamayacağı belirtilerek …” karar bozulmuştur. Bozma sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında açılan ve birleştirilen ikinci davada davacı tüm arsa sahipleri davalı yüklenici şirket aleyhine kira alacağı ile ortak alanlar ve bağımsız bölümlerdeki eksik ve ayıplı işlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 18.000 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini istemişlerdir. Mahkemece; asıl davanın kabulü ile 2 numaralı bağımsız bölümün davalı A.. Ç.. adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline, birleştirilen birinci davanın kesinleştiğinden yeniden hüküm oluşturulmasına yer olmadığına, birleştirilen ikinci davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı-davacı A.. Ç.. vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı-davacı A.. Ç.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri yükleniciye şahsi hak sağlar. Yüklenici, eserin tesliminde hak edeceği bağımsız bölümlere özgülenen arsa payının tescilini doğrudan arsa sahiplerinden talep edebileceği gibi, şahsi hakkını Borçlar Kanunu’nun 162. maddesinden yararlanarak üçüncü kişilere de yazılı olması koşuluyla (BK m.163) ve borçlunun (arsa sahibinin) rızası gerekmeksizin temlik edebilir. Davadaki istemin dayanağı, Borçlar Kanunu’nun 162. maddesidir. Ne var ki, davacının (üçüncü kişinin) tescil talebine muhatap olan ve sözleşmenin arsa sahibi bulunan tarafı (davalı arsa sahibi) temlik işlemini öğrenince, Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinden yararlanarak temlik edene (yükleniciye) karşı haiz olduğu bütün def’ileri temellük edene davacı (üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir.Davadaki istemin dayanağı, davalı yüklenici ile davalı arsa sahipleri arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi sonrasında yüklenici şirketin şahsi hakkını, davacıya devretmesine ilişkin “alacağın devri” (temlik) sözleşmesidir. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümün temlik alındığını iddia eden davacının (üçüncü kişinin), arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için öncelikle temlik işlemini ve işlemin sıhhatini kanıtlaması gerekir. Temlikin konusu yüklenicinin arsa payı karşılığı arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden hak kazanmadığının, üçüncü kişilerce temlik alınması arsa sahibi bakımından önemsizdir.Yukarıda belirtilen ilkeler ve yapılan açıklamaların ışığında somut olayın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri ile diğer temlik sözleşmesi çerçevesinde incelenip değerlendirilmesine gelince; Davalı arsa sahipleri M.. Ü.., M.. Y.., A.. Y.. ve A.. Ç.. ile davalı yüklenici T.. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında Ankara 6. Noterliğinin 15.03.1999 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu, dava konusu taşınmazda uyuşmazlık konusu bağımsız bölümün de yer aldığı sözleşmede “…Belediye izin verdiği takdirde kottan çıkacak dairelerden bir adedi yüklenici firmanın olacaktır. İkinci dairenin % 50’si ise arsa sahiplerinden M.. Ü.., A..Y.. ve M.. Y..’ın arsalarındaki 200 m2’nin üzerindeki arsa payları nispetinde tapu edilecektir. Kottan üçüncü daire çıkarsa yine % 50’si yüklenici firmanın, geriye kalan % 50’si tüm arsa sahipleri arasında arsa payları oranında tapu edilecektir…” şeklinde hüküm bulunmaktadır.Dosya kapsamına ve bilirkişi heyetinin 02.08.2011 tarihli raporuna göre dava konusu bağımsız bölümün inşaat sözleşmesine göre kottan çıkan ikinci daire olduğu ve % 50’sinin arsa sahiplerine ait olacağı anlaşılmaktadır. Davaya konu birinci bodrum kat, 2 no’lu dairenin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca sadece 1/2’si yüklenici şirkete bırakılmış olup diğer 1/2 payında yüklenici şirketin satış yetkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yüklenicinin inşaat sözleşmesine göre dava konusu bağımsız bölümün 1/2’sinde şahsi hakkı olup taşınmazın diğer 1/2’sinde herhangi bir şahsi hakkı bulunmadığından yüklenicinin taşınmazın tamamını 22.02.2000 günlü sözleşme ile davacıya temliki yüklenicinin halefi olan üçüncü kişi durumundaki davacıya taşınmazın tamamı yönünden şahsi bir hak sağlamayacağından tapu kaydının iptali ile 1/2’sinin davacı adına tescili kararı verilmesi gerekirken mülkiyet aktarımı isteminin tümden kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-davacı A.. Ç.. vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı-davalı A.. Y..’dan alınarak davalı-davacı Abdullah Çiftçi’ye verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.