MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/02/2013NUMARASI : 2011/648-2013/23Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.08.2011 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazlarını, A. Köy Muhtarlığı tarafından işletilen sulama kanalının bittiği yerden kanalın ucuna sulama boruları döşeyerek suladığını, davalının sulama borularının ağzını beton dökmek suretiyle kapattığını belirterek suya elatmasının önlenmesini, ağaçlarının kurumasından ve ürün kaybından dolayı 25.907,90 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili, dava konusu suyun A. Köyüne ait olduğunu, sulama işinin ne şekilde yapılacağına ilişkin 12.07.2011 tarihli ihtiyar heyeti kararı bulunduğunu, davacının köy ihtiyar heyeti tarafından görevlendirilen bekçilerin yaptığı suyun kullanımına ilişkin sıralama sistemine uymaksızın sulama kanalını alttan kırmak suretiyle kaçak su kullandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının sulama suyu borularını kapatmak suretiyle gerçekleştirdiği elatmasının önlenmesine, 21.070 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.TMK'nın 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debideyse yada malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.Uygulamada kaynak; "yeraltı suyunun üst düzeyinin yeryüzeyini kestiği yer" olarak tanımlanmaktadır. Yeraltı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, direnaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, direnaj olarak veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yeraltı suyu olarak kabul edilir.Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz(TMK. md. 756/3).Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeterli miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir(167 Sayılı Yeraltı Suları Kanunu 1-6. madde). Somut olayda; dava konusu A. Köyünün sulama kanalındaki suyun kullanımının eşit ve adil olması için sulama suyu bekçiliğinin tayin edilmesi ve muhtarlığın bilgisi ve izni dışında su kullananlara para cezası verilmesine ilişkin Avcılarsuyu Köyü ihtiyar heyeti tarafından 12.07.2011 tarihli karar alınmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen davalı tanığı R.. T.. köy sulama işinin bekçilerin nezaretinde gerçekleştirildiğini, davacının tarlasının bulunduğu bölümde 16.00 ile 19.00 saatleri arasında sulamanın sırasıyla yapıldığını, davacının sırasına uymadığı sulama kanalından gizli hat çektiği için uyardıklarını, davacının su kanalının dibini kırıp boruyu dipten gizli şekilde çektiği için tarlasını suladığından bekçilerin haberi olmadığını beyan etmiş, diğer davalı tanığı H.. B.. de kapatmaya ilişkin tutanaktaki imzanın kendisine ait olduğunu, tutanağın tutulduğu tarihte davacının istediği gibi kendi tarlasında bulunan tıpayı açmak suretiyle sulama yapabildiğini, ancak bu tıpa konduktan sonra artık sulama yapması için yukardan gelip tıpayı açması gerektiğini, o zamanlar tıpa bulunmadığı için istediği saatte suyu almasını diğerlerine haksızlık olacağı için tutanağı tuttuklarını beyan etmiştir. Dosya içerisindeki "Tutanak" başlıklı 29.06.2011 tarihli belge incelendiğinde A. Köyü muhtarı, azalar ve köy sucusu tarafından davacı N.. U..'un köyde ortak kullanılan kanal suyunu izinsiz ve kaçak olarak kullandığı tüm uyarılara rağmen kaçak kullanıma devam ettiğinden kaçak olan su borusunun kapatılmasına ilişkin karar alındığı görülmektedir. Bu durumda davacının A. Köyünde belli bir sulama sırasına göre kullanılan dava konusu suyu köydeki sulama sırasını bozacak şekilde kullandığı anlaşıldığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlere davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.