Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2605 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15203 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Foça Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2012/20-2013/77Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 25/01/2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan müdahalenin önlenmesi, kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19/03/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, komşuluk hukukundan kaynaklanan ve TMK'nın 737. maddesine göre çözümlenmesi gereken elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, davalının imar mevzuatına aykırı olarak yaptığı yapılar nedeniyle komşuluk hukukunu ihlal ettiğini, davacıların görüş alanını ve hava sirkülasyonunu kısıtladığını belirterek komşuluk hukuku ve imara aykırı yapı, duvar ve ağaçların kaldırılarak müdahalenin men'ine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, binanın üst katına yapılan imalat ve yan tarafta bulunan deponun ruhsatsız olmakla birlikte konumları itibari ile hava sirkülasyonu ve deniz manzarası yönünden katlanılması güç bir durum oluşturmadığı, imar mevzuatına aykırı olmalarının komşuluk hukuku bakımından kal'ini gerektirmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır. Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir. Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp, TMK’nın 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur.Davaya konu olayda davacı, davalının kendi taşınmazı üzerine ruhsatsız yani imara aykırı olarak yaptığı yapının taşınmazına zarar verdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir.Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalı tarafından .. ada.. parsel sayılı taşınmazındaki yapıda 01.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda F harfi ile gösterilen 45.15 m2 alanlı oda ve banyo niteliğinde, D harfi ile gösterilen 6.88 m2 alanlı depo niteliğinde ek kullanım alanları oluşturulduğu, bu ilave imalatların ruhsat gerektirdiği açıklanmıştır. Keşfe katılan bilirkişiler tarafından hazırlanan 18.01.2013 tarihli ek raporda "..bu yapılar kaçak ve ruhsatsızdır. Bu yapılar yüzünden davacıların deniz havası ve görüşü engellenmektedir.." yönünde görüş bildirilmiştir. Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerinde de belirtildiği üzere sadece ruhsatsız ve imara aykırı olduğu ileri sürülerek yıkım istenemez ise de somut olayda dosya içerisindeki ve ceza dosyasında mevcut fotoğraflara, 18.01.12013 tarihli ek rapora göre davacıların deniz görüşü ve hava sirkülasyonlarının etkilendiği belirlendiği halde bilirkişi raporlarında komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı dava konusu imalatlar yönünden ayrı ayrı değerlendirilmediği gibi alınması gereken önlemler de açıklanmamıştır.Bu itibarla mahkemece Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davalının komşuluk hukukuna aykırı davranışının ne şekilde giderileceği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.