Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2602 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15165 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.03.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı vekili, dava dışı paydaş ...'nun 30.01.2013 tarihinde dava konusu taşınmazlardaki payını davalıya sattığını belirterek bu payların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.Davalı, taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir. Somut olayda; davalı fiili taksim savunmasında bulunmuş ve yargılama esnasında keşif yapılmış ise de tarafların tanıkları duruşmada dinlenmiştir. Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda davalının fiili taksim savunması yönünden tarafların bildirdikleri tanıkların mahallinde yapılacak keşifte dinlenerek, açıklanan hususları kapsar şekilde beyanları alınıp, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/3 D.İş sayılı dosyası incelenip tüm deliller toplanmak suretiyle taşınmazın kullanım durumu belirlenmeli ve keşfe katılan fen bilirkişisine krokisinde işaretlettirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve araştırma ile soyut tanık beyanlarına itibar edilerek dava konusu taşınmazlarda çok sayıda paydaşın bulunduğu ve paydaşların tamamının kullandığı yer olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.