Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2461 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 959 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)TARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2013/345-2013/1500Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.12.2010 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde dava konusu bağımsız bölümün davacı tarafından yaptırıldığının beyanlar hanesine şerhinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Dava, dava dışı yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı vekili, davalı arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümün yükleniciden temlik alındığını ileri sürerek kat irtifakı veya mülkiyeti kurularak bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde dava konusu bağımsız bölümün davacı tarafından yaptırıldığının tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesine veya mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların taraf sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 22.01.2013 günlü 2013/860 Esas, 2013/2582 Karar sayılı ilamıyla, davanın tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmesine karar verilmiştir.Davacı vekili, yükleniciyle birlikte arsa sahiplerine karşı dava konusu taşınmaza isabet eden arsa payının iptali ve tescili olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/756 Esas sayılı dosyasında yeni bir dava açtıklarını ve birleştirme kararı verilmesini istemiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların davada taraf sıfatı bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Davacı, dava konusu taşınmazı dava dışı yükleniciden tarihsiz harici sözleşme ile temlik aldığını ileri sürmüştür. Gerçekten, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmesi halinde yüklenici, sözleşmeyle devri kararlaştırılan bağımsız bölüm tapularının verilmesini doğrudan arsa sahibinden isteyebileceği gibi, bu hakkını Borçlar Kanununun 162. maddesinden yararlanarak ve yazılı olması koşuluyla üçüncü kişilere de devredebilir. İşte davadaki istemin dayanağı yüklenicinin yaptığı bu temlik işlemidir.Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan borçlu (davalı arsa sahibi) yeni alacaklının ifa talebi üzerine önceki alacaklıya (dava dışı yükleniciye) karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları yeni alacaklıya (davacı üçüncü kişiye) da ileri sürebilir hale gelir (BK m.167).Ancak, yapılan temlik işlemine dayanan tarafın (davacının), temlik işleminin varlığını temlik işleminde bulunan kişiye (yükleniciye), yapılan temlik sebebiyle de şahsi hak kazandığını borçluya (arsa sahibine) karşı kanıtlaması gerekir. Bu bakımdan denilebilir ki, bu gibi davalarda yükleniciyle arsa sahipleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Dolayısıyla, inceleme ve araştırmanın yüklenicinin de de taraf olduğu bir davada yapılması gerekir. Bu durumda, davacının davalı arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici H. O.'a karşı açtığı Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davanın bu dava ile birleştirilmesi beklenmeli, yüklenicinin savunma ve delilleri toplanıp özellikle yüklenicinin inşaat sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirip getirmediği belirlenerek davacının talepleri hakkında bundan sonra bir karar verilmelidir.Taraf teşkili tam olarak sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 25.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.