Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2458 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10084 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile ... adına tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza dayanak imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili, davalılar ... Büyükşehir Belediyesi vekili, ... Belediyesi vekili temyiz etmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda ... Belediyesinin 37 no'lu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesi'nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan ... Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davalı gösterildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çekişme konusu 2786,22 m2'lik bölümün ... adına sicil kaydı oluşturulmadan 1388 (2073) no'lu parsel numarası ile ihdasen ... Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edilerek çekişme konusu yapılan bölümün 5489 ada 6 ve 7 no'lu imar parselleri olarak tescil edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, 2788,22 m2'lik kısmın tapusunun iptali ile ... adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicil dayanıksız kalacak ve yolsuz tescil durumuna düşecektir. Bu nedenle, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.Ancak; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığı açıklığa kavuşturularak, şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, ...'nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek ...nin davasının reddine hükmedilmesi gerekeceği de tartışmasızdır.Diğer taraftan; 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile ilga edilmiş ise de; anılan tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır.Somut olaya gelince; mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişinin çekişme konusu 1388 no'lu parselin kadastro paftasına göre devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ihdas edildiğini bildirdiği halde, evrak arasına alınan tescil bildirim beyannamesinde 8100,94 m2 olan anılan parselin, 216 no'lu parselin yola terkininden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, 216 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının dosya arasına alınmadığı, özellikle dava konusu yapılan 2788,22 m2'lik bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile ... ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, öte yandan, çekişme konusu yerin Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. Buna göre; öncelikle 1388 sayılı ihdas parseli ile 216 sayılı kadastral parselinin ilk tesislerinden itibaren tedavüllü tapu kayıtlarının dayanak belgeleriyle birlikte evrak arasına alınması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.