Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2450 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15272 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2011/543-2013/264Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.11.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 25.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ile duruşmasız olarak davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.02.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. İ. C. Ç. ile karşı taraftan davacılar vekili Av. M. K. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacılar, murisin 1968 yılında satın aldığı ..parsel sayılı taşınmazın davalının babası murisin de kardeşi olan Hasan adına tescilini sağladığını, 1969 yılında da diğer kardeşinin desteği ile taşınmaza üç katlı bina yaptığını, taşınmazın devredilemeden tarafların vefat ettiğini, davalının da taşınmazın tapu kaydını devretmediğini ileri sürerek, taşınmazın adlarına tescilini veya taşınmaz bedelinin alınmasını; 24.06.2013 günlü ıslah dilekçesiyle de, bina değerinin 95.470TL olarak tahsilini istemişlerdir.Davalı, zamanaşımı süresinin geçtiğini, inanç sözleşmesini kanıtlayan yazılı belgenin bulunmadığını, taşınmazın murisi tarafından edinilip binanın yaptırıldığını ve üçüncü katta da davacıların murisinin oturmasına izin verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 95.470TL’nin davalıdan alınmasına karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili ile davacılar vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin de aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kadamede tazminat istemlerine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır. İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.Somut uyuşmazlıkta, davacılar murislerinin edindiği taşınmazın daha sonra iade edilmek üzere davalının murisi adına tescil edildiğini ileri sürmüş ancak taraflar arasındaki inanç sözleşmesini kanıtlayan yazılı bir belge sunamamışlardır. Davacıların yemin teklifi üzerine davalı 24.04.2012 günlü duruşmada murisler arasında inanç sözleşmesi bulunmadığına ve davacıların murisinin taşınmazda hakkı bulunmadığına dair yemin etmiştir. Bu nedenle, inanç sözleşmesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteminin reddinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak, inanç sözleşmesi ispatlanamadığından davacıların ikinci kademedeki alacak isteminin de reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.