MAHKEMESİ : Mersin 4. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/09/2013NUMARASI : 2012/174-2013/331Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.02.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Dava, önalım hakkı nedeniyle payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.Davacı vekili, davacının..parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğunu, taşınmazın diğer paydaşlarından A.. Ş..k'ın 1/3 payını 23.07.2010 tarihinde davalıya satarak devrettiğini, satışın noter vasıtası ile davacıya bildirilmediğini öne sürerek davalı adına kayıtlı 1/3 payın iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini, her paydaşın fiili taksime uygun şekilde yerini kullandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olayda; davalı vekili cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazda fiili taksim savunmasında bulunmuştur. Davalı fiili taksim savunmasında bulunduğuna göre buna ilişkin delillerinin ve varsa davacının delillerinin de toplanarak eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.