Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2356 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15201 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Foça Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/02/2013NUMARASI : 2012/6-2013/17Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.01.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Davacı .. ada .. parsel sayılı dubleks evin maliki olduğunu, davalının ise aynı site .. ada .. parsel sayılı dubleks evin maliki olduğunu, davalı evininin çatısına imara aykırı ve kaçak olarak ilave imalatlar nedeniyle deniz manzarasını kapattığı, davacının evinin değerini düşürdüğünü TMK'nın 737. maddesi gereğince elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir.Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davalının binasının çatı katında projeye aykırı imalatın davacının deniz manzarasını kısmen engellemekle birlikte tamamen kapatmadığı, salt imara aykırılık nedeniyle komşuluk hukuku yönünden, katlanma sınırının aşılmadığı ayrıca kal'i istenen ek imalat yönünden idari işlemle kaldırılma kararı verilmiş olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. TMK m. 683'teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davaya konu olayda 09.11.2012 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 21.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda davalının binasındaki kaçak olarak yapılmış olan dava konusu çatı katının davacının deniz manzarasını engellediği dolayısıyla taşınmazın değerini de düşürdüğü vurgulanmıştır. Bu nedenle mahkemece sonradan ruhsata aykırı olarak ilave edilen çatı katının hoşgörü sınırını aştığı ve davacıya zarar verdiği anlaşıldığından yıkılması suretiyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.