Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2344 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5981 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.08.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar vekili; ... Kadastro Mahkemesi’nin 04.02.1997 tarihli, 1991/2635 Esas, 1997/12 Karar sayılı ilamıyla 1452 parsel sayılı taşınmazın taraflar ve dava dışı kişiler adına tesciline karar verildiğini ancak davalı idare tarafından taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğu ve imar uygulamalarının dayanağı olan ... Belediye Encümeni'nin 27.11.1995 tarihli ve 402 sayılı ve de 06.03.1997 tarihli ve 100 sayılı kararlarının idari yargıda iptal edildiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil ile kadastral parselin ihyasını istemiştir.Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ... (... Belediyesi)'nin 1995 ve 1997 tarihli Encümen Kararları ile iki defa imar uygulaması yapıldığı, 1995 tarihli ilk imar uygulamasının iptal edilmesine karşılık 1997 yılında yapılan imar uygulamasının halen geçerliliğini koruduğu, 1452 no'lu kadastro parselinin ihyasına karar verilmesi halinde bu kararın tapuda infazının mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, imar uygulamasının idari yargıda iptalinden kaynaklanan kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Çekişme konusu 1452 sayılı kadastral parsel ... Kadastro Mahkemesi’nin 04.02.1997 tarihli ve 1991/2635 Esas, 1997/12 Karar sayılı dosyası ile dava konusu iken 27.11.1995 tarihli ve 402 sayılı ve de 06.03.1997 tarihli ve 100 sayılı Encümen Kararları ile imar uygulamasına tabi tutulduğu ve muhtelif imar parsellerinin oluşturulduğu, bu arada kadastro mahkemesinde görülen dava neticesinde 1452 parsel sayılı taşınmazın mülkiyet durumunun belirlendiği ve TMK'nın 705. maddesi hükmü uyarınca tescilden önce davacılar ve lehlerine hüküm kurulan kişilerce mülkiyetin iktisap edilmiş olduğu, yapılan her iki imar uygulamasına ilişkin idari işlemlerin idari yargıda yerinde iptal edildiği ve iptal kararlarının kesinleştiği, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanaktan yoksun hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştükleri anlaşılmaktadır.Öte yandan Dairemize temyiz incelemesi için gönderilen ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/269 E. sayılı dosyasının da 1452 sayılı kadastro parselinin ihyasına yönelik olduğu görülmüştür.Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliğ, bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunmasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Diğer taraftan, yargı merci ilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında uygulanabilir hale gelirler. Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sıkıntılar kesinleşen yargı kararları doğrultusunda idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleriyle çözümlenebilir. Ancak bu güçlük ve sıkıntılar gerekçe yapılmak suretiyle yolsuz tescilin korunamayacağı da kuşkusuzdur.Ayrıca, kadastral parselin ihyasının imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olunabileceği, bu durumda da ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.Hal böyle olunca; öncelikle ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/269 E. sayılı dosyası ile bu dosyanın birleştirilmesi, 1452 sayılı kadastro parseli üzerinde oluşturulan alanlar (imar parselleri, park, yol ...vs) tespit edilmesi, taraf sıfatı bulunmayan malikler söz konusu ise bu kişilerin davada yer almalarının sağlanması, tarafların gösterdiği delillerinin toplanması, 1452 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen ... Kadastro Mahkemesi’nin 04.02.1997 tarihli ve 1991/2635 Esas, 1997/12 Karar sayılı hükmen tescil ilamı da gözetilmek suretiyle toplanan ve toplanacak olan deliller de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,26.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.