Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2267 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 119 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.08.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil (önalım hakkına dayalı) istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı ...'in temyizi üzerine karar Dairemizin 2014/731 Esas, 2014/2538 Karar sayılı ilamı ile davalının karar düzeltme aşamasında ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının araştırılması, yerinde keşif yapılarak tanık dahil tüm taraf delilleri toplanıp, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olaya gelince; mahkemece dairemizin bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiş, mahallinde yapılan keşifte ve duruşmada tarafların tanıkları dinlenmiştir. Davacı tanıkları ..., ... ve ..., 1464 parsel sayılı taşınmazı ... ve ...'in birlikte kullandıklarını, üçte bir yeri ...'in kullandığını, zeminde sınır olup olmadığını bilmediğini, dava konusu taşınmazın tek parça olduğunu, davalı tanığı ...'un davalı şirketin satın alma sorumlusu olarak çalıştığını, dava konusu taşınmazı satın almak için gördüğünde yeri satan ...'in kendi yerine kanola bitkisi ektiğini, diğer kısımda buğday ekili olduğunu, bu şekilde sınırların ayrıldığını, davalı tanığı ... ise dava konusu taşınmazda 1/3 hissesi olduğunu, taşınmazın 31 dönümlük kısmına kanola, buğday ve ayçiçeği ektiğini, dava konusu taşınmazın kendi ektiği kısım dışındaki yere kardeşi ... ve yeğeni ...'ın buğday ektiğini ifade etmişlerdir.Dosya kapsamına toplanan delillere ve dinlenen tanık beyanlarına göre dava konusu 1464 parsel sayılı taşınmazda pay satışından önce davacının ve davalıya pay satan ...'in zeminde ayrı ayrı kullandıkları yerlerin bulunmadığı, dolayısıyla fiili taksimin mevcut olduğu ispatlanamadığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ...'in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.