Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1913 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14231 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.07.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.02.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacılar, paydaş oldukları 18 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarının paylarını 11.11.2009 ve 08.12.2010 tarihlerinde davalıya satış yoluyla devrettiklerini, satış değerinin önalım hakkına engel olmak için muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek, devredilen payın tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, bedelde muvazaa bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, keşfe katılan bilirkişilerce belirlenen değer depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır.Somut uyuşmazlıkta, resmi senet içeriğinden çekişme konusu payın toplam 493.000 TL bedelle davalıya satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, önalım hakkına engel olmak için çekişme konusu payın değerinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir. Duruşma sırasında dinlenen davacı tanıklarından bir tanesi tapudaki satış bedelinin gerçek olduğunu, diğeri de satış bedelinin ne şekilde ödendiğine ilişkin bilgisi bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 21.10.2013 günlü bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu payın dava tarihinde 331.081 TL değerinde olduğu tespit edilmiş, bu bedel önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, mahkemece TMK’nın 734. maddesi uyarınca dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulü doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.