Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 162 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12595 - Esas Yıl 2006





Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.5.2005 gününde verilen dilekçe ile haciz şerhinin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 13.6.2006 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 16.1.2007 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili gelmedi. Karşı taraftan davalı vekili Av.H.... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, Beykoz ilçesi 817 ada 7 parsel tapu kaydı üzerindeki "Haciz şerhinin" kaldırılması istemiyle açılmıştır. Mahkemece dava reddedilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan İcra Müdürlüğünün el koyması işlemidir. İ.İ.K.m.91 hükmünce gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanunu m.1010 anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hakimiyet hakkı kurmasını sağlamaz ise de, tasarruf yetkisinin dar manada kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Haciz şerhinin etkileri hakkındaki bu kısa açıklamadan sonra somut olaya dönüldüğünde; Üzerinden haciz şerhi kaldırılması istenen taşınmaz Beykoz tapusunda kayıtlıdır. Dava ise taşınmazın bulunduğu Beykoz ilçesinde değil Kartal Mahkemelerinde açılmıştır. HUMK.m.13/II'de maddesinde "Gayrimenkule müteallik dava sebebi ne olursa olsun gayrimenkulün aynına veya gayrimenkul üzerinde bir hakka ……mütedair olanlardır." hükmü bulunmaktadır. O yüzden üzerinde öncelikle durulması gereken sorun, hak üzerinde çekişmesi bulunan taraflar arasındaki davanın "ayni hakka" dair bir dava olup olmadığı, dolayısıyla davayı görmekte yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olduğudur. Az yukarıda sözü edildiği üzere İ.İ.K.m. 91'e dayanılarak İcra Müdürlüğünün emri ile taşınmaz mal kaydı üzerine konulan haciz şerhi eşyayı borca bağımlı kıldığından Türk Medeni Kanunu m.1010 hükmünce malikin tasarruf hakkını kısıtlar. Bu hak kişisel hak sahibince ileride mülkiyetin el değiştirilmesi halinde de ileri sürülebileceğinden eldeki davanın taşınmazın aynını etkiler bir dava olduğunu kabul etmek gerekir. Böyle olunca HUMK.nun 13.maddesinin düzenlediği kesin yetki kuralı gereği davayı görmeye Kartal Mahkemeleri değil Beykoz Mahkemeleri yetkilidir. Kamu düzeninden olan yetki kuralının mahkemece kendiliğinden gözetilmesi suretiyle yetkisizlik kararı verilmesiyle yetinilmesi gerekirken çekişmenin esasın incelenerek sonuçlandırılması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.1.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.