Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15899 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 15232 - Esas Yıl 2007
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.06.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.05.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Ahmet vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:Davacılar dava dilekçesinde; hisseleri bulunan 1945 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını, davalılara ait parseller üzerinden en uygun yerden geçit hakkı kurulmasını talep etmişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü geçit kurulan parsel maliki davalı Ahmet Yuran vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 747 ( önceki Medeni Kanunu'nun 671.) maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir.Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantası sağlanır.Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Dosya içerisinde, lehine geçit hakkı kurulması istenen dava konusu 1945 parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan komşu parseller ve mevcut yolları denetlemeye imkan tanıyan pafta bulunmamaktadır. 8.3.2007 tarihli teknik bilirkişi raporunda da sadece üzerinde geçit kurulmasına karar verilen 1939 parsel sayılı taşınmaz ve bu parsel üzerinde oluşturulan 2 alternatif değerlendirilmiştir. Kurulan geçit hakkı ile de 1939 parsel sayılı taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmuş, parselin ikiye bölünmesine sebep olunmuştur. Ayrıca daha önce 1939 parsel sayılı taşınmaz lehine 1923 parsel sayılı taşınmaz aleyhine kurulmuş bulunan geçide kadar kroki düzenlenip, genel yola bağlantı sağlanmadan geçit kurulması da doğru değildir. Mahkemece az yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde yapılacak inceleme ile belirlenecek alternatif geçitlere göre bu parsellerin malikleri hakkında ayrı dava açarak eldeki dosya ile birleştirilmek suretiyle, taraf teşkili sağlanmalıdır. Bundan sonra mahkemece, yukarıda açıklanan ve geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda gözetilmesi gereken ilkelere uygun bir inceleme ve araştırma yapılmalı, komşuluk hukuku ilkeleri de dikkate alınarak hüküm kurulmalıdır. Tüm bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Ahmet vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.