Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1571 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11597 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı tarafından, davalılar aleyhine 09.08.2006 ve 24.06.2011 gününde verilen dilekçeler ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine davaların birleştirilerek yapılan duruşması sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı davalı ... temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. 7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." (m. 10) Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." Aynı Kanunun 35. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)"Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2)“Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” (m. 35/4)Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazların maliklerinden davalı ... oğlu ...'e çıkarılan tebligat muhatabın yurt dışında olduğu şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmiştir. Daha sonra adı geçenin yurt dışı adresi araştırılmadan dava dilekçesi gazete ilanı ile tebliğe çıkarılmıştır. Adı geçenin MERNİS adresi karar tarihinden sonra sorgulanıp tespit edilen yurt dışı adresine gerekçeli karar bizzat imzası alınarak tebliğ edilmiştir. Bu durumda adı geçenin yurt dışı adresi tespit edilmiş olup bu adrese dava dilekçesinin tebliğ edilmediği görülmektedir.Mahkemece açıklanan yasa hükümlerine göre davalılardan "... oğlu ..."e usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmeden dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru değildir.Ayrıca birleştirilen dosyada dava konusu 85, 115 ve 1816 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında elbirliği maliklerinden davalı İbrahim kızı ...'in isminin "...: ..." şeklinde yanlış yazıldığı anlaşıldığından adı geçenin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin idari yoldan nüfus kaydına uygun hale getirilmesi, olmadığı takdirde bu konuda dava açması için davacıya yetki ve makul süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...'in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.