MAHKEMESİ : Çay Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/05/2013NUMARASI : 2012/228-2013/228Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.05.2010 gününde verilen dilekçe ile suya vaki elatmanın önlenmesi ve kaynak intifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı maliki olduğu .. parsel sayılı taşınmazına komşu olan davalıya ait .. ada .. parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan derin sulama kuyusundan yararlanmak için davalı ile Akşehir 2. noterliğinde 19.06.2007 tarihli sözleşme yaptıklarını bu sözleşmeye göre sulama kuyusundan 1/8 oranına tekabül eden haftanın pazartesi günleri kullanımın kendisine ait olduğu ve sulama kuyusunun giderlerine de aynı oranda katlanması gerektiğinin kararlaştırıldığını ancak davalının sulama kuyusundan kullanmasına engel olduğunu belirterek davalının suya elatmasının önlenmesini ve kaynak hakkının tapuya tescilini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yapılan 19.06.2007 tarihli sözleşme sırasında sulama kuyusunun sıvı yakıt kullanılarak kullanıldığını, daha sonra davalı tarafından yaptırılan elektrik hattı ile sulamanın gerçekleştirilmeye başlandığını ancak sözleşmede belirtildiği halde davacının davalı tarafından yapılan masraflara katılmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacı vekilin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir.Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK.md.756/3).Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20 nci maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde).Somut olayda; dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmazda bulunan sulama kuyusundan elde eldilecek suyun kullanımına ilişkin taraflar arasında 19.06.2007 tarihli sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşmeye göre davalıya ait .. parsel içerisinde bulunan sulama kuyusundan elde edilecek suyun 1/8 payının davacıya 7/8 payının ise davalıya ait olduğu, haftanın her pazartesi günü davacı, diğer günler ise davalının kullanacağı ve kuyudaki yapılacak masraflara ise tarafların bu oranlara göre katlanacağı kararlaştırılmıştır. Bu sözleşme yapıldıktan sonra davalı tarafından dava konusu sulama kuyusunun daha ekonomik kullanılması amacıyla trafo konularak elektrikle çalıştırılmaya başlanıldığı ancak bu yapılan masraflara davacının sözleşmeye göre sahip olduğu kullanım oranına göre katılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı tarafından sulama kuyusuna yapılan masraflardan, 19.06.2007 tarihli sözleşmede belirtilen oranlar dikkate alınarak davacının hissesine düşen miktar belirlenerek davalıya ödenmek üzere davacıya depo ettirilmeli, davacı tarafından bu miktar depo edildiği takdirde taraflar arasında yapılan 19.06.2007 tarihli sözleşme hükümleri dikkate alınarak ve ayrıca dosya içerisinde bulunan 02.06.2011 tarihli elektrik bilirkişi raporunda belirtilen süzme sayaç takılması hususu da değerlendirilerek taraflar arasında infaza elverişli su rejimi kurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.