Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1553 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11728 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.01.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve tescili istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin paydaş olduğu 27563 ada 95 parsel sayılı taşınmazda 3/5 payın davalılar tarafından satın alındığını belirterek önalım hakkı nedeniyle bu payın müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalılar, dava konusu yerin fiilen ...'nın kullanımına terk edilen yer olduğunu ve fiili taksim mevcutken önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın 3/5 payı ... adına kayıtlı iken davalılara satıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre ilk satışın yapıldığı tarih itibariyle dava konusu taşınmazın davacı ... ile satıcı ... arasında fiilen taksim edilmiş şekilde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Taşınmazın çok sayıda paydaşı olmasına karşın fiilen taksim edildiğinden söz edebilmek için her bir paydaşın fiilen kullandığı bir bölümün olması ya da taşınmazı kullanan paydaşların paylarına karşılık gelen bir alanı kullanmaları gerekmemektedir. Ortada hukuken geçerli olmasa bile bir eylemli bölüşme söz konusu olduğundan zamanında davalının satın aldığı yer üzerinde hak iddia etmeyen davacının önalım hakkını kullanması yukarda açıklandığı üzere dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Taşınmaz fiilen taksim edilerek kullanıldığına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Ayrıca dava konusu taşınmazda paydaş olmayan ..., ..., ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken adı geçen bu davalıların yargılama giderinden sorumlu tutulması da doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.Kabule göre de, mahkemece harç tamamlattırılmadan karar verilmesi de yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.