Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14390 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12517 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.02.2012 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, inanç sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davalı vekili, 11.07.2012 tarihli oturumda davayı kabul etmiştir. Mahkemece kısa kararın hüküm sonucunda davanın kabulüne, gerekçeli kararda ise 1799 parsel numaralı taşınmazın davalı Şadi oğlu H.Huluki Özbingöl adına kayıtlı olan 1/2 oranındaki 2827.50 m2’lik kısmının ... kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava dilekçesinde sonuç bölümünde “1799 sayılı parselde davalı adına olan hisselerin 1/2 oranında tapusunun iptali ile” davacı adına tescili talep edilmiştir. Davalı tarafından talep sonucunun kabulü halinde de 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi gereğince talepten fazlasına karar verilemeyeceğinden ancak dava konusu taşınmazdaki davalının 1/2 payının 1/2'sinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilebilir. Kısa kararda mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm sonucunda davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı olan 1/2 payın tamamının iptali şeklinde çelişkili olarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere;“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.” Aynı yasanın  “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince;“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”Ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmasızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 12.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.