MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı tarafından, davalı aleyhine 29.09.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan müdahalenin önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, davalının kullandığı bağımsız bölümden kendi bağımsız bölümüne su sızdığını belirterek müdahalenin önlenmesini ve zararının giderilmesini talep etmiştir.Davalı, su sızıntısını gidermek için evinde gerekli tamiratı yaptığını, sızıntının nereden kaynaklandığının tespit edilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, davalı tarafından kullanılan daireden meydana gelen su sızıntısı şeklindeki müdahalenin gerekli tamiratların davalı tarafından yapılması sureti ile giderilmesi şeklinde önlenmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı temyiz etmiştir.Mahkemece, dava tarihinden önce... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/243 D.iş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucu ibraz edilen rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ancak bu raporda üst kattan kaynaklanan su sızıntısının tam olarak nereden kaynaklandığı belirlenmemiş ve zararın ne şekilde giderilmesi gerektiği de bilirkişi raporunda açıkça ortaya konmamıştır. Bu durumda, tespit dosyasındaki bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceğinden mahkemece ehil bilirkişiler vasıtası ile yeniden keşif yapılarak sızıntının nereden kaynaklandığı, zararın ne şekilde giderileceği, tarafların yükümlülükleri tereddüte meydan vermeyecek şekilde belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.Kabule göre de; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi gereğince; "bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir." Mahkemece, hüküm sonucunun ikinci bendinde "Bu hususta davalıya 30 günlük süre verilmesine, verilen süre sonunda tamiratın yapılmaması halinde, davacı tarafından gerekli tamiratların yapılması konusunda taşınmazı hazır etmesi gerektiğinin ihtarına" şeklinde hüküm kurulması İİK'nun 30. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 12.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.