Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14157 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12545 - Esas Yıl 2007





Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.07.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.05.2007 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, 28.06.2004 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece dava kabul edilmiştir. Hükmü davalı temyiz etmiştir. Gerçekten; kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşmelerdendir. Vaad alacaklısı taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle mülkiyet devir borcu yüklenen vaad borçlusunun edimini yerine getirmemesi halinde edimin hükmen yerine getirilmesini mahkemeden isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle amaçlanan ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaad borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaad alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akid ise taşınmaz mal satımıdır. O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Taşınmaz satımında semen (satış bedeli) satım akdinin asgari objektif unsurları arasındadır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi açısından bakılırsa semen; satışı vaad olunan taşınmaz bedeli, vaad alacaklısının da karşı edimidir. Gerçekten; Borçlar Kanununun 217. maddesinin yaptığı gönderme nedeniyle aynı yasanın satım ve trampa sözleşmelerinde uygulanacak 182. maddesinde "satım bir akıttır ki, onunla satıcı, satılan malı alıcının iltizam ettiği semen mukabilinde...." denmek suretiyle satış bedelinin satım akitlerinde sözleşmenin temel unsurlarından olduğunu ifade etmiştir. Satış bedelinin sözleşmede gösterilmesi sözleşmenin zorunlu unsuru olduğu gibi, vaad alacaklısı ferağ icbar suretiyle tescil talep etmiş ancak, vaad borçlusu kararlaştırılan satış bedelinin ödenmediğini savunmuşsa, ödemenin yapıldığını ispat yükü vaad alacaklısına düşer. Somut olayda; istemin dayanağı olan 28.06.2004 günlü sözleşmede satış bedelinin alındığı yazılı değildir. Aksine satış bedeli olan 500,00 YTL nin ileride alacağı kararlaştırılmıştır. Davalı ise; kendisine ciro yoluyla çek verildiğini, ne var ki; çekin karşılıksız kaldığını bu şekilde satış bedelinin ödenmediğini savunmuştur. Gerek Dairemizin gerekse Yüksek Hukuk Genel Kurulunun kararlarında satış bedeline karşılık çek verilmesinin bedelin ödendiği anlamına gelmediği, bedelin ödenmediği savunulmuşsa alıcının çek bedelini ödediğini ispat etmek zorunda bulunduğu ilke olarak kabul edildiğinden, mahkemece davalının bedelsiz-lik savunması üzerinde durulmalı, bedelin ödendiği davacı tarafından kanıtlanırsa istek şimdiki gibi hüküm altına alınmalı, aksi takdirde dava reddolunmalıdır. Mahkemece savunma üzerinde durulmadan eksik araştırma ve incelemeyle istek hüküm altına alındığından, karar bozulmalıdır. Sonuç:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.