Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13490 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 11815 - Esas Yıl 2006





Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.07.2004 gününde vrilen dilekçe ile elatmamn önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonnda; davanın kabulüne dair verilen 12.12.2005 günlü hükmün Yargıtay'ca inclen-mesi davalı E... Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle, süreinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosa ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, irtifak hakkına dayalı elatmamn önlenmesi istemine ilişkindir, Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalı Belediye temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 779. maddesi hükmünce irtifak hakk bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz lehine konulmuş bir yük olup, üklü taşınmazın malikini, Yasa'nın 683. maddesinde tanınan mülkiyet hakinin sağladığı bazı yetkileri kullanmaktan kaçınmaya veya yararlanan taşımaz malikinin yüklü taşınmazı belirli bir şekilde kullanmasına katlanmaya zcunlu kılar. Anılan Kanun'un 780. maddesine göre, irtifak hakkının kurulma: için tapu kütüğüne tescil şarttır. 781. maddeye göre de, irtifak hakkının kurulmasına ilişkin bir sözleşmenin varlığı ileri sürülmüşse, bu sözleşmenin de esmi şekilde yapılması gerekir. Somut olaya gelince; Bilirkişi tarafından düzenlenen 17.11.2004 günlü krokiden, 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinden davacıya ait enerji nakil hattı geçirildiği, 6 parselin park alanı olarak düzenlendiği, enerji nakil hattının en büyük salgı durumunda ağaçlara en küçük dikey uzaklığının 3 metre olması gerektiği, bu mesafede 4-5 ağacın bulunduğu bildirilmiş, mahkeme, rapor doğrultusunda davayı kabul etmiştir. Ne var ki; davacının irtifak hakkına dayanarak davalının elatmasının önlenmesini isteyebilmesi için, az yukarıda sözü edildiği üzere, irtifak hakkının kurulmasına ilişkin sözleşme bulunması ve irtifak hakkının tapu kütüğüne tescili gerekir. Yasanın aradığı yönteme uygun irtifak hakkı kurulmadan, buna dayanarak talepte bulunmak olanaklı olmadığından, mahkemece davanın reddi yerine istemin hüküm altına alınmış olması doğru olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; HUMK'nın 388 ve 389. maddesince tarafların ilerde yeni bazı çekişme içine düşmemeleri için, hükmün duraksamadan infazına elverişli yazılması zorunludur. Mahkemece bu ilkeden ayrılarak infaz sırasında tereddüt doğuracak şekilde "...müdahalenin önlenmesine ve zarara konu olabilecek enerji nakil hattı altındaki ağaçların kestirilmesine" şeklinde hüküm tesisi de yasaya uygun düşmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün (BOZULMASINA), peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.