MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... Büyükşehir Belediyesi vekili ve ... Belediyesi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı ... vekili, 1518 (3069) parsel sayılı taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ... adına tescili gereken yerlerden olduğu halde ... Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilip, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin ... adına tescili gereken 1.116 m2'lik kısmı üzerine de 5465 ada 9 ve 17 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede ... Belediyesince yapılmış olan 37 no'lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek 5645 ada 19 ve 17 sayılı imar parsellerinin 1.116 m2'lik binmeli alana isabet eden kısmının tapusunun iptali ve ... adına tesciliyle tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.Mahkemece, tapu kayıtlarının dayanağını teşkil eden imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı ... ... vekili ile davalı ... vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri ...nin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Öte yandan, çekişmeli taşınmazın belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, ...nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek ...nin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda ... Belediyesinin 37 no'lu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesi'nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek idari yargı kararlarının kesinleştiği, daha sonra dava konusu yerin yeni kurulan ... Belediyesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece çekişmeli taşınmazın imar uygulamaları öncesindeki niteliği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmamıştır. Mahkemece yapılan uygulama sonucu alınan teknik bilirkişilerin raporu hükme elverişli ve yeterli değildir. Bilirkişi raporunun ilk bölümlerinde çekişme konusu 1518 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ve park alanında kalması nedeniyle tescil harici bırakıldığı ve konut alanı olması dolayısıyla 2. uygulamada ihdasen tescil edildiği belirtilmişken; raporun 6. bendinde, imar planında sağlık tesis alanı olarak büyükşehir belediyesi adına tescil gördüğü açıklanmıştır. Diğer taraftan, 1518 parsel sayılı taşınmazın tescil beyannnamesinde 155 sayılı parselin terkinden ihdas edildiğinin belirtilmesine rağmen tedavüllü tapu kayıtları ve bu açıklamanın dayanağı olan belgeler getirtilmemiş, bu husus üzerinde de durulmamıştır. Özellikle dava konusu taşınmazın ... Belediyesi tarafından yapılan hangi uygulama kapsamında kaldığı ve bu uygulama sırasındaki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve nedeniyle ne şekilde hangi işlemlere tabi tutulduğu, ihdasa konu olup olmadığı ve uygulama sonucu akıbeti (üzerinde yol, park, imar parseli vs meydana getirilip getirilmediği) kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmadığı gibi, ikinci yani davalı ... Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan uygulama sırasındaki niteliği (yol, park, imar parseli vs), farklı bir deyişle nereden ihdas edildiği net bir biçimde tespit edilmemiş, ayrıca taşınmazın, ... ile ilgisinin bulunup bulunmadığı ve belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı açıkça belirlenmemiştir.O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, 1518 sayılı parsel ile ihdas beyannamesinde belirtilen 155 sayılı kadastral parselin ilk tesislerinden itibaren tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanak belgeleri (terkin, şuyulandırma vs. ilişkin belgeler) getirtilerek yapılan imar düzenlemeleri ve ihdas beyannamesi irdelenip, alınacak bilirkişi raporunun denetlenmesi, yine davaya konu taşınmazın 775 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle belediye sınırları içinde kalıp kalmadığı araştırılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin olup, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmamaktadır. Davacının talebi kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olması da doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.