MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar, arasındaki ... iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 03.05.2012 gün ve 2012/5265-6307 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Davacı ..., 104 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerine iyiniyetle bina yaptığını ileri sürerek Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince ... iptali ve tescil istemiştir.Davalı, davacınının iyiniyetli olmadığını davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03.05.2012 tarih 2012/5265 esas 6307 karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.Davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve tamamlayıcı parçası niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır; Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3.maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır; Bu koşul dava tarihine ve objektif esaslara göre saptanmalı, fazlalık ilk bakışta da kolayca anlaşılmalıdır. İnşaatın kapsadığı alanın ifrazı kabil ise arsa değeri yalnız bu kısma göre, aksi halde tamamının değerine göre bulunmalıdır. Bazı Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere, inşaatın kaldırılmasının arazi ve malzemeye vereceği zarar, kaldırılmasıyla malzeme sahibinin elde edeceği yarardan daha fazla ise inşaatın kaldırılması fahiş bir zarara yol açar. c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.Uygun bedel genellikle yapı için gerekli olan arsa miktarının dava tarihindeki gerçek değeri olarak kabul edilmekte ise de, büyük bir taşınmazın bir kısmının devri gerektiğinde geri kalan kısmın bedelinde noksanlıklar meydana gelecekse, bunlar taşınmaza bağlı öteki zararlar da göz önünde bulundurularak hak ve yarar dengesi kurulması suretiyle hesaplattırılmalı, iptale konu zemin bedeli arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmeli, önceden ödenmiş bedel var ise bu miktar ödenecek bedelden mahsup edilmelidir. Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Bu defaki yapılan incelemede; davalının maliki olduğu 104 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 30.04.1997 tarihinde ...Köyü Tüzel Kişiliği adına tescil edildiği, bu tarihte çapa bağlandığı ve davacının yapıyı taşınmaz çapa bağlandıktan sonra inşa ettiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Çapa bağlı taşınmazda, iyiniyet iddiası dinlenemez. Dolayısıyla, yukarıda vurgulanan iyiniyet şartı gerçekleşmemiştir. Ancak, Dairemizin daha önceki bozma ilamında da belirtildiği gibi davacı ile davalının mülkiyetleri kendilerine ait olan taşınmazları takas etmek üzere haricen anlaştıkları belirtilmekte ise de dava konusu taşınmazların ... kayıtlarında 3367 sayılı yasanın 14. maddesi uyarınca on yıl süre ile takyitli oldukları için henüz takas yapma imkanı da mevcut değildir. Mahkemece davacının davasının bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmemiştir. Dairemizce hükmün daha önceki gerekçe ile bozulması maddi hataya dayalı olup davalının yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 03.05.2012 tarih ve 2012/12018-12372 Esas ve Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.