Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12298 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 10781 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı tarafından, davalılar aleyhine 09.05.2007 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.07.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca hak sahibine tahsis edildiğini, tahsis edilen taşınmazı satış vaadi sözleşmesiyle temlik aldıklarını belirterek adına tesciline, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir. Davalı ... davanın reddini savunmuş; diğer davalı ..., taşınmazı davacıya sattığını, tapuda engel çıktığı için taşınmazın devrini veremediğini beyan etmiştir. Mahkemece, davalı Belediyeye karşı açılan davanın reddine, diğer davalı ... yönünden tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir.Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı yasanın 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir. Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun İle bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkân tanımıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis sahiplerinden devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı hususunun araştırılması gerekir. 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir ... tahsis belgesinin bulunması,-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması, -İlgilisine, ... tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması, -Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması, -Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir, -Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (...) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.2012/10781-12298 -3- Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacının talebi Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda incelenip değerlendirilerek ayrıca dava konusu taşınmazın afete maruz bölge içinde olup olmadığına ilişkin olarak Belediye ile Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün cevabi yazıları arasındaki çelişki de giderilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.