Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11973 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15255 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar tarafından, davalılar aleyhine 30.04.2009 ve 14.02.2014 gününde verilen dilekçeler ile elatmanın önlenmesi ve kal, temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 13.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl davanın davacısı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RAsıl dava elatmanın önlenmesi ve kal isteğine, birleştirilen dava Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesine dayalı temliken tescil isteğine ilişkindir.Asıl davanın davacısı ..., 15 parsel sayılı taşınmazına davalının vaki elatmasının önlenmesine ve yapılan tüm muhdesatın kal'ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleştirilen davanın davacısı ..., kendisine ait olan 14 parsel sayılı taşınmaza ev sığmadığından elatmanın önlenmesi ve kal isteğinde bulunan davacının babası ile anlaşarak 15 parseli böldüklerini ve üzerine kendisinin ev ve ahır yaptığını, bu yapıların değerinin arsanın değerinden yüksek olduğunu, iyiniyetli olduğunu ileri sürerek TMK' nın 725. maddesine dayalı temliken tescil talebinde bulunmuştur.Mahkemece, temliken tescil talebinin kabulüne, elatmanın önlenmesi ve kal isteğinin reddine karar verilmiştir.Hükmü, elatmanın önlenmesi ve kal isteyen davacı ... temyiz etmiştir.Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir. TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmeliİyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. (Sübjektif koşul)b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.Savunma yoluyla temliken tescil isteyen 14 sayılı parselin maliki davacı ..., elatmanın önlenmesi ve kal isteyen davacı ...'nın babası ile anlaşarak onun muvafakati ile komşu 15 parsele taşkın inşaat yaptığını, iyiniyetli olduğunu belirterek bu davayı açmış ise de bu konuda tanık beyanları dışında herhangibir delil sunamamıştır. Çaplı taşınmazlarda kural olarak iyiniyet iddiası dinlenemez. Dosya kapsamına, toplanan delillere göre de temliken tescil isteyen davacı iyiniyetli olduğunu kanıtlayamadığından temliken tescil talebinin reddine, elatmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir. Mahkemece belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle elatmanın önlenmesi ve kal isteyen davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.