MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.02.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı .. Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, davalı ... ile kayden paylı malik oldukları 949 ada 13 parsel sayılı taşınmazın belediyece 22.02.2006 tarih ve 239 sayılı Encümen kararıyla imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve oluşturulan 9138 ada 3 sayılı imar parselinde davalı ...'nin de paydaş hale getirildiğini; ancak idari yargı yerinde açılan dava sonucu anılan şuyulandırma işleminin iptal edildiğini ve kararın deracattan geçmek suretiyle kesinleştiğini ileri sürerek, tapu iptali ile kadastral parselin ihyası suretiyle tescil isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın idari işlemden kaynaklandığını, kusurlarının bulunmadığını beyan etmişlerdir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyası na yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böylesi bir durumda da dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Diğer taraftan; kadastral parselin ihyasının imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği; bu durumda da ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.Somut olayda da; ihyası istenilen 949 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastral sınırları üzerinde imar uygulaması ile oluşturulan imar parsellerinin maliklerinin davada yer alması gerekir. Zira bu imar parsellerinin tapu kayıtları iptali edilmeden kadastral parselin ihyasından söz edilemeyeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde diğer temyiz eden davalı belediyeye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.