MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/02/2013NUMARASI : 2011/515-2013/44Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.03.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Hazine, dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında harman yeri olarak davalı belediye adına tespit edildiğini ancak harman yeri olarak kullanılmaması nedeniyle Medeni Kanun hükümleri gereğince çıplak mülkiyetin sahibi olan Hazineye devredilmesi gerektiğini ileri sürerek tapu iptalini ve adına tescilini talep etmiştir. Davalı Belediye, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığını, ayrıca taşınmazın mevzuat hükümlerine uygun olarak adlarına tescil edildiğini, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazinenin temyizi üzerine karar Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmayacağı gerekçesi ile Dairemizce bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın imar görerek arsa niteliğini aldıkları, harman yeri vasfını yitirdikleri bu nedenle tescile dayanak 1580 sayılı Belediye Kanunun 159. maddesinde ve yürürlükte bulunan 5393 sayılı Belediye Kanunun 79. maddesinde sayılan taşınmazlardan olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı Belediye vekili temyiz etmiştir.Dava konusu 1929 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında “harman yeri” niteliği ile davalı Kırşehir Belediyesi adına tespit ve tescil edilen 1342 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluştuğu anlaşılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediye tasarrufundaki yerler” başlıklı 79. maddesi hükmüne göre “Diğer kanunlarla getirilen hükümler saklı kalmak üzere, mezarlıklar ile belediye sınırları içinde bulunan ve sahipsiz arazi niteliğinde olan seyrangâh, harman yeri, koruluk, dinlenme yerleri, meydanlar, bataklık, çöp döküm sahaları, yıkılmış kale ve kulelerin arsaları ve enkazı ve benzeri yerler belediyenin tasarrufundadır.Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.” Somut olaya gelince; davacı Hazine tarafından dava konusu taşınmazların harman yeri olduğunu, 1580 sayılı Belediyeler Kanunu 159. maddesinin dava konusu taşınmazların davalı adına tesciline imkan vermediği, sadece kullanım hakkını belediyeye verdiği iddiası ile tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuş ise de dava konusu taşınmazların imar planı yapılmadan önce de harman yeri niteliğinde olduğu ve halen de imar planı içerisinde konut alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece davacı Hazinenin tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de, harman yeri ve arsa niteliğinde tapuda kayıtlı taşınmazların üzerinde çok sayıda haciz şerhleri bulunduğu, bu şerhlerin lehtarlarının davada taraf olmadan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Üzerinde haciz şerhi bulunan dava konusu taşınmazların haciz lehtarları usulünce davaya dahil edilmeksizin haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi de yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Belediye vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.