MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/02/2013NUMARASI : 2011/494-2013/45Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Hazine, dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında harman yeri olarak davalı belediye adına tespit edildiği ancak harman yeri olarak kullanılmaması nedeniyle Medeni Kanun hükümleri gereğince çıplak mülkiyetin sahibi olan Hazineye devredilmesi gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptalini ve adına tescilini istemiştir. Davalı Belediye, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığını, ayrıca taşınmazın mevzuat hükümlerine uygun olarak adlarına tescil edildiğini, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazinenin temyizi üzerine karar Dairemizce, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmayacağı gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazların imar görerek arsa niteliğini aldıkları, harman yeri vasfını yitirdikleri bu nedenle tescile dayanak 1580 sayılı Belediye Kanunun 159. maddesinde ve yürürlükte bulunan 5393 sayılı Belediye Kanunun 79. maddesinde sayılan taşınmazlardan olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediye tasarrufundaki yerler” başlıklı 79. maddesi hükmüne göre “Diğer kanunlarla getirilen hükümler saklı kalmak üzere, mezarlıklar ile belediye sınırları içinde bulunan ve sahipsiz arazi niteliğinde olan seyrangâh, harman yeri, koruluk, dinlenme yerleri, meydanlar, bataklık, çöp döküm sahaları, yıkılmış kale ve kulelerin arsaları ve enkazı ve benzeri yerler belediyenin tasarrufundadır.Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.” hükmü yer almaktadır.Somut olayda; davacı Hazine, dava konusu taşınmazın harman yeri olduğunu 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 159. maddesi uyarınca davalı adına tescil edilmiş ise de anılan kanun maddesinin taşınmazların davalı adına tesciline imkan vermediği sadece kullanım hakkını belediyeye verdiği iddiası ile tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de, dosya içerisindeki 23.08.2010 tarihli fen bilirkişi raporunda toprak komisyonunun 02.02.1953 tarihli ve 1 no’lu mera norm kararı ekindeki mera tutanağında Y.. Mahallesi pafta 6 ada 2’deki meranın dava konusu taşınmazların evveliyatı olan 714 ada 1 parsel sayılı taşınmazı hudutları itibariyle kapsamakta olduğu belirtilmiştir.Bu durumda mahkemece, öncelikle dosya içerisindeki mera norm kararı ve varsa dayanağı haritalar getirtilerek kadastro tespiti sırasında ''harman yeri'' vasfı ile davalı adına tespit ve tescil edilen 714 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar görmesi ile oluşan dava konusu 3935 ada 1 ve 2, 3871 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların öncesinin mera mı yoksa kadastro tespitinde olduğu gibi harman yeri mi olduğu keşif yapılarak belirlendikten sonra taşınmazın niteliğinin mera olduğunun tespiti halinde 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi gereğince değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu durum gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de, taşınmazların üzerinde çok sayıda haciz şerhleri bulunduğu, bu şerhlerin lehtarlarının davada taraf olmadan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Üzerinde haciz şerhi bulunan dava konusu taşınmazların haciz lehtarları usulünce davaya dahil edilmeksizin haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi de yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Belediye vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.