Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1185 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 74 - Esas Yıl 2007





Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.06.1998 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, tapu iptali tescil ve sınırlandırma istemleri ile açılmıştır. Mahkemece dava reddedilmiş, Hükmü davacı Hazine temyiz etmiştir. Dava konusu 1314 ada 718 parsel sayılı taşınmaz mera niteliğindeki 337 ada 326 parselden gelmektedir. Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yörede imar planlarının 01.01.2003 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmaktadır. 4342 sayılı Mera Kanununa geçici 3. madde 5178 sayılı kanunla 27.05.2004 tarihinde eklenmiş, yasada 5334 sayılı kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmıştır. Gerçekten, eldeki davaya uygulanması zorunlu 4342 sayılı kanununun geçici 3. maddesi uyarınca Belediye ve mücavir alan sınırları içersinde kalan ve 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içersinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescili mümkündür. Bundan ayrı Hazine adına tescili gereken taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum kuruluşları adına tescil edilmiş olanlarının tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Ne var ki, 5178 ve 5334 sayılı kanunlar gereğince 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içersinde kalan belediye ve mücavir alan sınırları içersindeki bir yerin Hazine veya Belediye adına tescili için tek koşul taşınmazın 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planı içersinde kalmış olması değildir. Öncesi mera olan bir taşınmaza 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinin uygulanarak tahsis amacının değiştirilebilmesi için ayrıca o yerin "yerleşim yeri olarak işgal edilmesi" ve "mera olarak kullanımının teknik açıdan mümkün olmaması" da gerekir. Şayet olayda bu üç koşul birlikte gerçekleşmişse, öncesi mera olan taşınmazın tahsis amacının değiştirilerek Hazine veya ilgili Belediyeye ya da kamu kurum ve kuruluşları adına veyahut ikinci fıkra hükmünce de gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescili olanaklı hale gelir. Bu koşullardan bir veya bir kaçı olmaksızın öncesi mera olan bir taşınmaz 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planına alınarak (somut olayda olduğu gibi) belediye adına tescil edilmişse, yasanın aradığı şartlar yerine getirilmeden yapılan bu tescil yolsuz tescil olacağından, her zaman bu iddiaya dayanılarak dava açılması mümkündür. Eldeki davayla ilgili yapılan keşif sonucu alınan ziraatçı bilirkişi raporunda her ne kadar taşınmazın mera vasfını yitirdiği ve teknik olarak mera niteliği ile kullanma olanağı kalmadığı bildirilmiş ise de, incelenen paftasından dava konusu 1314 ada 718 parsel üzerinde yasanın aradığı diğer bir koşul olan "yerleşim yeri olarak işgal edilme" şartının bulunmadığı, açıkça üzerinde yapılaşma olmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca; öncesi mera olan bir taşınmazın şartları yerine gelmeden imar planları kapsamına alınması ve imar işlemi sonucu belediye adına tapu kaydı tesis edilmesi eksik ve yetersiz işlemlerle meydana getirilen yolsuz tescildir. Hazinenin mera iddiası ile açtığı davanın kabulü gerekir. Karar açıklanan bu nedenlerle bozulmalıdır. Kabule göre de; Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan (yani aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir. Ancak; dava açıldığı sıradaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren ( geçmişe etkili ) yeni bir yasa hükmü veya yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davada haksız çıkarsa, davada haksız çıkmış olmasına rağmen o taraf yargılama giderlerine mahkum edilemez. Dava, 03.06.1998 tarihinde açılmış, dava açıldıktan sonra 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi 5334 sayılı yasa ile 20.4.2005 tarihinde değiştiğinden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek aleyhine vekalet ücretine hükmolunması gerekir. Mahkemece bu yönün göz ardı edilmesi de doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 12.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.