Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11544 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11547 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.08.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, davacılar ile davalıların murisi ..'in kök muris,, ...'nin ortak mirasçıları olduklarını, muristen intikal eden 281 ve 279 parsel sayılı taşınmazlarda iştirak halinde malik olduklarını, davacılar ile davalıların murisi ..arasında noterde yapılan satış vaadi sözleşmeleri ile davalıların murisi ..'in muris ...'den kalan miras hak ve hissesinin tamamını 20.000,00 TL bedel karşılığında davacılara devrettiğini, .. 2001 yılında vefat ettiğini, mirasçıları olan davalıların ise dava konusu taşınmazları davacılar adına ferağ vermediklerinden, Şekibe Devrim'in miras hissesinin ve buna bağlı olan tapu kaydındaki payının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 3194 sayılı İmar Kanununun 18/son maddesi gereğince imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları ve satış vaadi sözleşmesi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temlikitasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir.Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacılar, 01.03.1973 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile ..'in murisi ...'den intikal edecek hissenin satışını vaat ettiğini belirterek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazın tapuda davacılar ile davalıların murisi Şekibe Devrim'in dava dışı diğer mirasçıları adına elbirliği mülkiyet şeklinde kayıtlı olduğu, davacılar ve davalıların murisi satış vaadinde bulunan Şekibe Devrim'in de muris ...'nin mirasçıları oldukları anlaşıldığından satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmaktadır. Bu itibarla mahkemece tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.