MAHKEMESİ : Afşin 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/11/2013NUMARASI : 2010/608-2013/334Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.09.2010 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 12.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar A.. G.., M.. D.., Meryem Gökşen tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı K.. G.. mahkemeye gönderdiği dilekçe ile davayı kabul ettiğini, davalı S.. D.. ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.Hükmü davalılar A.. G.., M.. D.., M.. G.. temyiz etmiştir.Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.Somut olayda, dava konsu taşınmazın elbirliği maliklerinden İbrahim kızı M.. G.. (G..)'in da tapuda babaları İ.. G.. adına kayıtlı bulunan taşınmazlardaki miras hak ve hissesini davacıya satmayı vaat ettiği, davacı tarafından açılan satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, dava dilekçesinde İbrahim kızı M.. T.. (G..) davalı olarak gösterildiği halde dava dilekçesinin Ali kızı M.. Y..'ye tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Gerçekte davalı olması gereken İbrahim kızı M.. T.. (G..)'in savunma hakkı kısıtlanarak yokluğunda dava görülmüş ve davanın kabulüne ilişkin gerekçeli karar da yine aynı şekilde taşınmazlarla ilgisi bulunmayan Ali kızı M.. Y..'ye tebliğe çıkartılmış ve bila tebliğ iade edilmiştir. Ancak İ.. kızı M..T.. sonradan davadan haberdar olması üzerine kararı temyiz etmiştir. HMK'nın 27. maddesi gereğince davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu nedenle mahkemece davalı İbrahim kızı M.. T..'a dava dilekçesi tebliğ edilmeden hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek, savunma hakkı da kısıtlanmak suretiyle aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Diğer taraftan davalıların murisi ve aynı zamanda dava konusu 1154 ve 1155 parsel sayılı taşınmazların maliki olan İ.. G..'in mirasçılık belgesinde baba adının "Kalo" şeklinde yazılı olduğu, tapu kayıtlarında ise "Galo"olarak geçtiği görülmektedir. Mahkemece verilecek kararın infazında tereddüt yaşanmaması için tapu malikinin kimlik bilgilerinin nüfus sicilindeki kimlik bilgilerine uygun olması gerekir. Mahkemece bu hususta da gerekli inceleme ve araştırmalar yapılarak tapu kaydındaki kimlik bilgilerinde nüfus kayıtlarına aykırılık tespit edildiği takdirde idari yoldan düzelttirilmesi, gerektiği takdirde dava açmak üzere davacıya süre verilerek gerekli düzeltmeler yapılarak tapu kaydında da infaz ettirildikten ve buna göre taraf teşkilinin doğruluğu denetlenerek davanın sonuçlandırılması gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.