MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı tarafından, davalı aleyhine 15.08.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; önalım davasının kabulüne dair verilen 04.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 08.12.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av... ile karşı taraftan davacı vekili Av... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı vekili, dava dışı Rüstem Durna mirasçılarının 04.08.2014 tarihinde 3141 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki toplam 82/655 payını davalı ...'a sattığını belirterek önalım nedeniyle bu payın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, fiili taksimin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.Somut olayda, fiili taksim hususunda yapılan araştırma ve incelemeler hükme yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacı ve muvafakat veren elbirliği mülkiyetinin diğer hissedarlarının murisi .. lehine muhdesat şerhi bulunduğu, davacı tarafın beyanlarından da dava konusu taşınmaz üzerinde murisleri ..'ya ait evin bulunduğu anlaşılmaktadır.Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda mahkemece, mahallinde keşif yapılıp tüm delilleri toplanarak davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenerek ve kullanım durumu keşfe katılan fen bilirkişisine krokisinde işaretlettirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.