Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11323 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3668 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.05.2012 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ile muayyen mal vasiyet alacaklısı olduğuna dair belge verilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mirasçılık belgesi iptali talebinin reddine, davacının atanmış mirasçılık belgesi verilmesi talebinin kabulüne dair verilen 11.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, mirasçılık belgesinin iptali ile muayyen mal vasiyet alacaklısı olduğuna dair belge verilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, mirasçılık belgesinin iptali talebinin reddine, atanmış mirasçılık belgesi verilmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Türk Medeni Kanununun 640. maddesi gereğince birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.Davacı ...'nun 26.07.2012 tarihinde vefatıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.08.2012 tarihli ve 2012/645 Esas, 2012/822 Karar sayılı mirasçılık belgesine göre ..., .. ... mirasçıları olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. Ancak..davada davacı sıfatıyla yer almamıştır.Bu durumdu mahkemece, .. davada yer almasının sağlanması, gerekirse Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü gereğince terekeye temsilci atanması daha sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.