MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı köy vekili tarafından, davalı köy aleyhine 07.04.2011 gününde verilen dilekçe ile mera parseline elatmanın önlenmesi ve özel siciline intifa hakkının davacı köye ait olduğunun şerh edilmesi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği vekili tarafından duruşmasız olarak temyizi davacı ....vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.01.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDavacı köy tüzel kişiliği vekili, 07/04/2011 tarihli dilekçesi ile 14.02.1936 tarihli vergi kaydı ve kadimden beri davacı köyün kullanımında olan mera niteliğindeki 140 ada, 604 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağına davalı ... Köyü halkının kullanma hakkı olduğunun yazıldığını ileri sürerek davalı köyün müdahalesinin men'ine, özel siciline intifa hakkının davacı köye ait olduğunun şerh edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ... Köyü vekili öncelikle 140 ada 604 parsel sayılı meranın Posof İlçesi sınırları içerinde kaldığını, idari sınır kayıtları uygulanarak yetkisizlik kararı verilmesini; ayrıca, kadastro tutanağında davacı köy muhtarı ve tespit bilirkişilerinin ortak beyanları ile davalı köyün kadim kullanımında olduğunun tespit edildiğini, davacının ibraz ettiği vergi kaydının doğu ve kuzey sınırlarının tespit edilemediğini, ayrıca, yararlanma durumu bulunmayan tarafsız bilirkişilerin dinlenmesi gerektiğini, davanın reddini savunmuştur../..2016/7665-2017/112 -2-Mahkemece 2011/56 Esas sayılı dosyadan tefrik ile gelen davada taşınmazın ... 140 ada 620 no'lu parselin sınırları içinde kaldığı, ... 6.6.2012 havale tarihli cevabi yazısı doğrultusunda mahkemenin yetkili olduğu, 21.07.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu taşınmazdan yararlanma ilişkisi bulunan yerel bilirkişilerin beyanları da gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmü taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir../..2016/7665-2017/112 -3-Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir. Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;Dava kadim yararlanma hakkına dayanarak açılan 140 ada 604 parselin ifrazı sonucu 140 ada 620 parsele dönüşen meraya el atmanın önlenmesi ve özel siciline intifa hakkının davacı köte ait olduğunun şerh edilmesi isteğine ilişkindir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı köy tüzel kişiliği vekilinin taşınmazın bulunduğu yer yönünden yetki itirazına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davalı köy tüzel kişiliği vekilinin diğer temyiz itirazları ve davacı köy tüzel kişiliği vekilinin temyiz itirazlarına gelince; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Öncelikle ifrazen oluşan 140 Ada 620 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydı getirtilmelidir. Dava konusu ve ifraz öncesi 140 ada 604 parsel sayılı mera cinsli taşınmazın 03.06.2006 tarihli kadastro tutanağının edinme sebebindeki açıklamaya göre senetsizden (Mera Komisyonunca/Kadastro Komisyonunca) sınırlandırılmasının yapıldığı belirtilmiştir. 4342 sayılı Mera Kanununun 4/2 maddesi gereğince mera komisyonlarının çalışmaya başlamadığı yerlerde kadim yararlanma iddiasının dinlenmesi mümkün ise de mera komisyonunun çalışmaya başladığı alanlarda yasadan kaynaklanan idari bir tasarrufla yapılan tahsise karşı kadimlik iddiasına dayanılamaz. Tahsise mera komisyonları yetkilidir. Bu nedenle öncelikle mera komisyonunun çalışmaya başlayıp başlamadığı araştırılmalıdır. Mera komisyonu çalışması yok ise davanın kadim yararlanma ilkesine göre çözümlenmesi gerekir. Bu tür davalarda öncelikle taraf köylerin kuruluş tarihleri İçişleri Bakanlığından sorularak kadim ya da muhdes olup olmadığı tespit edildikten sonra dava konusu taşınmazı iyi bilen olabildiğince yaşlı ve davada menfaati bulunmayan taraf köyler dışında yerel bilirkişiler belirlenmeli, ./..2016/7665-2017/112 -4-bu kişilerin ve taraf tanıklarının huzuru ile yeniden keşif yapılıp 6100 Sayılı HMK'nın 259/2 maddesi gereğince taşınmaz başında dinlenmeli, beyanlar arasındaki çelişki HMK.nın 261/1 maddesi gereğince yüzleştirme sureti ile giderilmeye çalışılmalı, davacının dayandığı 14.02.1936 tarihli vergi kaydı ve dayanak kayıtların sınırları tespit edilerek keşfi izlemeye ve infaza yeterli olacak şekilde keşif krokisinde işaretlenmelidir. Yerel bilirkişilerin ve tanıkların sözleri toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı köy vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı köy vekilinin ve davacı köy vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.