MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/12/2013NUMARASI : 2012/248-2013/683Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.05.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.10.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. Ç.. S.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. Y..C.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, paydaşı olduğu 206 parsel sayılı taşınmazda işyeri niteliğindeki 1 numaralı bağımsız bölümün dava dışı önceki paydaşlarının paylarını 26.04.2012 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiklerini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, payın önalım nedeniyle adına tescilini istemiştir.Davalı, pay devri yapan paydaşın kızı ile nişanlı olduğundan payın hibe ile edinildiğinden önalım hakkının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Paydaşın pay ediniminde, cebri satışlarda ve trampa gibi satış dışındaki mülkiyet edinimlerinde önalım hakkı kullanılamaz. Bunun yanında, paydaş payını karı ve kocaya, çocuklarına yahut akrabaya temlik ederse görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile miras hukuku ile ilgili amaçların yada bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda önalım hakkının kullanılmayacağı 27.03.1957 günlü ve 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında belirtilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, işyeri (fırın) niteliğindeki dava konusu 1 numaralı bağımsız bölümün 3/8 payı davacı ve 5/8 payı davalı adına kayıtlıdır. Davalı dava konusu payı 26.04.2012 tarihinde önceki paydaşlar İnci ve Eyyübe’nin satışından edinmiştir. Davalı, edinim nedeninin gerçek bir satış olmadığını, payı devreden İnci’nin kızı ve Eyyübe’nin torunu ile nişanlı olup, paydaşların nişan hediyesi olarak payı hibe etmesi nedeniyle mülkiyeti kazandığını savunmuştur. Nüfus kayıtlarında İnci’nin Eyyübe’nin kızı; Buse’nin de İnci’nin kızı olduğu görülmektedir. Davalı ile dava dışı Buse 14.12.2012 günü evlendiklerinden davalının, davalıya pay devreden İnci’nin damadı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı diğer payı devreden Eyyübe’nin payının ise, Eyyübe’nin dava dışı oğlu ile yaşadığı sorunlar nedeniyle payın oğluna intikal etmemesi için torunu ile evlenen davalıya nişan hediyesi olarak hibe edildiğini savunmuştur. 27.03.1957 günlü ve 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı’nda belirtildiği üzere taşınmaz paydaşının payını akrabaya görünüşte satış işlemi ile mülkiyeti nakletse bile miras hukuku ile ilgili amaçların yada bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda önalım hakkı kullanılmayacaktır. Mahkemece, davalının dava konusu payı satan İnci ve Eyyübe'nin mirasçısı olmadığı, Buse ile nişanlı olması nedeniyle akrabalık bağının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/638 Esas, 2011/225 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi payı satın alan kişinin satanın mirasçısı olması gerekmediğinden, akraba olması halinde de 27.03.1957 günlü, 2/12 sayılı İBK'nın nazara alınması gerekir. Davalının pay satanlardan Eyübe'nin torunu, İnci'nin kızı olan Buse ile nişanlı olduğu ve yargılama sırasında 14.12.2012 tarihinde evlendikleri, kaldı ki anılan İBK'da hısımlıktan değil, daha geniş bir kavram olan akrabalıktan bahsedildiği bu durumda mahkemece İBK uyarınca, tapuda pay satışı şeklinde gerçekleşen işlemin bağışlama gibi bir düşünce ile yapılıp yapılmadığına dair davalı delilleri toplarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.