MAHKEMESİ : Nazilli 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2012/353-2014/129Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.11.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, Türk Medeni Kanununun 747 maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.Davacı vekili, 233 parsel numaralı taşınmaz yararına davalıya ait 235 parsel numaralı taşınmazdan 1 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davanın kabulü ile davacıya ait Nazilli ilçesi, K.. Köyü, 2.. parsel lehine davalıya ait 2.. nolu parsel aleyhine kadastro teknisyeninin 16/09/2013 tarihli raporuna ekli krokisinde B harfi ile gösterilen 1743 m² miktarındaki yerden geçit hakkı tesisine, karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır, Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir. Türk Medeni Kanunu’nun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu’nun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir.Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.Bu bilgiler ışında somut olaya bakıldığında;1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Hükmü temyiz eden davalı H.. B..'in temyiz itirazlarına gelince;Kurulan geçit dava konusu 235 parsel numaralı taşınmazı ikiye bölmektedir. Bu durum, taşınmazın ekonomik kullanım şeklini bozduğundan, yukarıda belirtilen fedakarlığın denkleştirilmesi prensibine aykırılık teşkil eder. Dolayısıyla, geçitin 235 parsel sayılı taşınmazı bölmeyecek şekilde belirlenecek bir güzergahtan kurulması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece diğer alternatifler değerlendirilerek gerekirse mahallinde teknik bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılıp yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeni güzergahlar belirlenmeli, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi de gözetilerek en uygun alternatiften geçit kurulmak suretiyle bu ihtiyaç karşılanmalıdır.Açıklanan bu yönler gözetilmeksizin yükümlü taşınmazı ikiye bölerek ekonomik bütünlüğünü bozacak şekilde geçit kurulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.