Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11048 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8731 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Osmancık Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 31/01/2013NUMARASI : 2008/662-2013/78Davacı tarafından, davalılar aleyhine 23.10.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı İ.. A.. tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, TMK'nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.Davacı, yola cephesi bulunmayan 3988 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasını istemiştir.Davalılar duruşmalara katılmamışlar, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, davanın kabulüne, davacıya ait 3988 parsel sayılı taşınmaz lehine 3989 ve 4785 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.Hükmü, davalı İ.. A.. temyiz etmiştir.Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. TMK'nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Somut olaya gelince; davacının 3988 parsel sayılı taşınmazının yola cephesi bulunmadığından mutlak geçit ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilirkişi A. F.. D..tarafından düzenlenen 10.07.2009 tarihli bilirkişi raporu ve eki 2 no'lu krokide (c), (d), (e), (a) ve (b) harfleri ile gösterilen güzergahtan kurulan geçit hakkı dava konusu 4785 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğünü bozmaktadır. Ayrıca hüküm sonucunda (d) ile gösterilen sarı renkli bölümün krokiye göre dava konusu 4785 Sayılı parselin çapı içerisinde kaldığı, 3989 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığı belirtilen ve sarı renkle (d) harfi ile gösterilen bölümün, (c) harfi ile gösterilen yerin de dava konusu 4785 sayılı parselde değil kadastrol yolda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılarak Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda yeni alternatif güzergahlar belirlenerek en uygun seçenekler belirlenerek ve aleyhine geçit kurularak taşınmazlar bölünmeksizin hüküm kurulması gerekir.Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı İ.. A..'in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.