Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10692 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11359 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Sarıoğlan Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/09/2013NUMARASI : 2013/101-2013/243Davacı vekili tarafından, davalı Hazine aleyhine 04.06.2010 gününde verilen dilekçe ile zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, 50 yıldan fazla süredir zilyetliğinde bulunan taşınmazın yapılan kadastro sonucunda davalı H... adına .olarak kayıtlı 101 ada 108 parsel sayılı taşınmazın içine dahil edildiğini belirterek dava konusu yerin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, dava konusu taşınmazın mera olduğunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde belirtilen tapusuz taşınmazların zilyetlikle kazanma şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.Bu tür davalarda keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığıyla uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.Kadimlik iddiasında ise yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.Somut olayda; mahkemece dava konusu yerin mera olmadığına ilişkin yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. Bölgeye ait memleket haritası ve hava fotoğrafları merciinden istenmeli, dava konusu taşınmazın bulunduğu adadaki tüm taşınmazlara ait dayanak tapu veya vergi kayıtları araştırılmalı, bu taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığıyla uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması, krokiye bağlanması, tüm deliller değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.