Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10574 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11187 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 24.03.2015 gün ve 2014/16683 Esas, 2015/3221 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, dava konusu 25 sayılı parselde kain taşınmazın 3. kat 8 no'lu bağımsız bölümünü yüklenici ...'tan tarihsiz sözleşme ile satın aldığını, satış bedelinin tamamını ödediğini, arsa maliki davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı yüklenici ..., davacıyla aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizce, dava konusu taşınmazla ilgili olarak davalı arsa sahibi ... ile dava dışı yüklenici ... arasında düzenlenen 23.05.1978 tarihli inşaat sözleşmesinin tarafların kabulünde olduğu, sözleşme içeriği ve tarafların beyanlarına göre yükleniciye bırakılan 8 no'lu bağımsız bölümün tapuda halen davalı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, davacı ile dava dışı yüklenici ... arasında imzalanan tarihsiz harici sözleşme ile 8 no'lu bağımsız bölümün kat irtifakı tapusunun 01.03.1979 tarihinde devredilmesinin kararlaştırıldığı, davacının yüklenici ... vekiline yaptığı ödemeye ilişkin senet ve makbuzlar ibraz ettiği, mahkemece yeterince inceleme, araştırma yapılmadığı, özellikle davacının 1981 yılından beri dava konusu bağımsız bölümde oturması ve davalı arsa sahibinin herhangi bir dava açarak uyuşmazlık çıkarmaması durumu üzerinde durulmadığından söz edilerek dava dışı yüklenici ... ve .... hakkında bu dava ile birleştirilmek üzere davacıya dava açması için süre verilmesi, arsa sahibi ile yükleniciler arasındaki hukuki ilişkinin gerekirse taraflar isticvap edilmek suretiyle saptanması, iddia ve savunma doğrultusunda tüm deliller toplanarak yüklenicinin dava konusu bağımsız bölümün tesciline hak kazanıp kazanmadığı üzerinde durularak TMK'nın 2 ve 3. maddelerindeki dürüst davranma ve iyi niyet kuralları gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyulmuş, ... ve ... aleyhine açılan davalar bu davayla birleştirilmiştir.Yüklenici ..., diğer davalı ...'un yanında usta olarak çalıştığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendisine düşen dava konusu bağımsız bölümü davacı ...'a satması için ...'a bir yetki veya talimat vermediğini, satışın kendisinin bilgisi dışında gerçekleştiğini, davacının yaklaşık 30 yıldır dava konusu bağımsız bölümde oturduğunu, kendisinin buna ses çıkarmadığını belirtmiştir.Diğer davalı ...'un vefat ettiği bildirildiğinden isticvap edilemediği anlaşılmıştır.Mahkemece, davacı ile davalı yüklenici ... arasında bir satış sözleşmesi bulunmadığı, başka bir ifade ile davacının ...'ın halefi olmadığı, ...'un yüklenicinin işçisi olduğu ve satışın yüklenicinin izni ve bilgisi dışında yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce, davalı ...'un vefat edip etmediğinin araştırılması, davada taraf teşkilinin sağlanması suretiyle işin esasının incelenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Davalı arsa sahibi vekili, bu karara karşı karar düzeltme isteminde bulunmuş, davalı ...'un sağ olduğuna dair nüfus kayıt örneğini ibraz etmiştir.Burada öncelikle usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde durulması gerekecektir. Bu kavram usul yasasında düzenlenmemiş olmakla birlikte Yargıtay İçtihatlarıyla kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında usuli kazanılmış hak kuralına değinilmiştir. Anılan içtihadı birleştirme kararında tarif edildiği üzere mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur. Buna da usul hukukunda “usuli müktesep hak” denilmektedir. Mahkeme uyduğu bozma kararına uygun olarak karar vermek zorunda olduğu gibi ilgili Yargıtay Dairesi de kural olarak bozma kararı ile benimsemiş olduğu ilke ile bağlıdır. Bu nedenle mahkemece sağ olduğu anlaşılan davalı ...'un HMK'nın 171. ve takip eden maddeleri gereğince isticvabı sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir....'un sağ olduğu karar düzeltme aşamasında tespit edildiğinden davalı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 24.03.2015 tarihli 2014/16683 Esas, 2015/3221 sayılı bozma Kararının KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.