Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10402 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5998 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)TARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2010/46-2013/123Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ikinci kademede alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ödenen bedelin yükleniciden tahsili isteğine ilişkindir. Davacı, davalılar arsa maliki ile yüklenici T.. T.. arasında mevcudiyeti arsa malikinin emsal dosyalara verdiği cevap dilekçeleri ile kabul edilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan .. ada .. parsel sayılı taşınmazın mesken nitelikli zemin kat 1 no'lu bağımsız bölümünün yüklenici tarafından 30.07.2005 tarihli istisna sözleşmesi ile kendisine satıldığını, dairenin teslim edildiğini ancak tapuda devrinin gerçekleştirilmediğini belirterek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, bu talebinin yerinde görülmemesi halinde yapılan ödemelerin yasal faizi ile birlikte yükleniciden tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı arsa sahibi, ne davacı ne de yüklenici olduğu ileri sürülen davalı T.. T.. ile akti ilişkisi bulunmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur. Davalı yüklenici davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, arsa sahibi ile yüklenici arasında aktedildiği iddia edilen sözleşmenin resmi şekil şartlarına uymaması ve adi yazılı sözleşmenin de tarafların imzalarını içermemesi nedeniyle geçersiz olduğu, yüklenici T.. T..'un arsa sahibi N.. Ş..'ın maliki olduğu dairelerde herhangi bir hakkı bulunmadığından üçüncü kişilere satamayacağı gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, dava dilekçesinin ekinde ibraz edilen ödeme ile ilgili dekontun daire satışına ilişkin olduğu kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Davacı, 30.07.2005 tarihli istisna akti ile dava konusu taşınmazı yükleniciden satın aldığını ileri sürmüş, davalı arsa sahibi, yüklenici olduğu ileri sürülen diğer davalı ile aralarında sözleşme bulunmadığını savunmuştur. Davacı vekili, dava dilekçesi ekinde 30.07.2005 tarihli "İstisna Sözleşmesi" başlıklı yüklenici ve davacının imzalarını taşıyan ve satın alınan taşınmaza yapılacak iyileştirmeleri ve bedelini belirten bir sözleşme ibraz etmiştir. Dava dilekçesinde, ibraz edilen istisna sözleşmesinin dava konusu bağımsız bölümün temlikini içerdiği ifade edilmiştir. Anılan sözleşmenin giriş kısmında yüklenici ile davacının 349 ada 45 sayılı parselde bulunan bodrum kat 1 no'lu meskenin alım satımı için anlaştıkları belirtilerek taşınmazda yapılacak iyileştirmeler sayılmıştır. Sözleşmenin 8. maddesinde, satıcı T.. T.. tarafından yapılacak bu işlemler karşılığında alıcı A.. O..'nun satıcı T.. T..'a 37.500,00 TL'yi nakden ve tamamen ödediği belirtilmektedir. Davacı tarafından ibraz edilen bu sözleşme ile yükleniciye söz konusu taşınmaz ile ilgili olarak 37.500,00 TL'nin ödendiği kanıtlanmıştır. Ancak davacının ibraz etmiş olduğu sözleşmenin ilk cümlesinde dava konusu bağımsız bölümün alım satımı için anlaşma yapıldığı belirtilmiş ise de sözleşmenin 8. maddesinde satıcı T.. T.. tarafından söz konusu bağımsız bölüm için yapılacak iyileştirmeler karşılığında 37.500 YTL ödeme yapıldığı belirtilmektedir. Sözleşmede yazılı bedelin sadece dava konusu bağımsız bölüm için yapılacak iyileştirmeleri kapsadığı, dolayısıyla satış bedelini içermediği anlaşıldığından satış bedelinin ödendiği iddiası ancak ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 v.d) gibi kesin delillerle ispat edilebilir. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemece davacıya bu hakkının hatırlatılması gerekir. Bu durumda mahkemece, satış bedeline ilişkin olarak dava dilekçesinde "sair delil" denildiğinden ayrıca sonradan bildirilen delil dilekçesinde yemin deliline de dayanılmış olduğundan davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılarak HMK’nın 225. ve devamı maddeleri gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2). bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.