MAHKEMESİ : Sivas 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/11/2012NUMARASI : 2010/84-2012/356Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.11.2007 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin taşınmazına bitişik davalının maliki olduğu .. ada .. parsel sayılı taşınmazın konut alanında kalmasına rağmen akaryakıt istasyonu olarak kullanıldığını, plan tadilatı sonucu verilen ruhsatın da idare mahkemesi kararları ile iptal edildiğini, buna rağmen akaryakıt istasyonunun fiilen çalışmakta olduğunu, çevreye ve kendisine yönelik tehdit oluşturduğunu ileri sürerek akaryakıt istasyonun kapatılmasına ve kal'ine karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, gerekli ruhsat ve izinleri alarak şirkete ait akaryakıt istasyonunun faaliyete başladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, akaryakıt istasyonun bulunduğu taşınmazın konut alanında kaldığı, konut alanı üzerine akaryakıt istasyonu yapılmasının imara aykırı olduğu gibi istasyonun usulüne ve yasal şartlara uygun olarak yapılmadığından çevresindeki konutlar ile davacının bitişik komşu parselindeki konutu yönünden tehlike ve zarar oluşturduğu gerekçesiyle akaryakıt istasyonunun kapatılmasına, pompası ve eklentilerinin kal'ine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Somut olayda, davacının taşınmazına komşu taşınmaz malikinin gerekli izin ve ruhsatları alarak taşınmazına akaryakıt istasyonu kurduğu, Sivas İdare Mahkemesinin 2001/326 Esas 2002/129 sayılı Kararı ile davacı tarafından Gümüşdere Belediyesi aleyhine açılan davada 4 parsel sayılı taşınmazın konut alanından akaryakıt istasyonuna dönüştürülmesine yönelik belediyenin imar planı değişikliği işleminin hukuka ve yasaya aykırı bulunduğundan iptaline karar verildiği, temyiz üzerine onanarak kesinleştiği, davacının kesinleşen idare mahkemesi kararlarına rağmen Gümüşdere Belediyesi tarafından akaryakıt istasyonun çalışması için ruhsat ve imar değişikliği işlemi yapıldığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğu, Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/825 Esas 2005/571 Karar sayılı ilamı ile imar planı tadili yapan belediye başkanının görevi ihmal suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/198 Esas 2006/92 sayılı Kararı ile imar planı tadilatı nedeniyle cezalandırılan belediye başkanı aleyhine, davacı lehine manevi tazminata hükmedildiği, onanarak kesinleştiği, davalı şirketin işletme ruhsatının 14.01.2009 tarihinde iptal edildiği, ruhsatın iptaline ilişkin olarak verilen kararın iptali için idare mahkemesinde açılan davanın reddedildiği hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, akaryakıt istasyonunun halen faal olup olmadığı, bu nedenle davacının zararı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf, davalının maliki olduğu taşınmaz üzerindeki davalı şirket tarafından işletilen akaryakıt istasyonunun konut alanında kaldığını, çevreye ve kendisine zarar verdiğini, tehdit oluşturduğunu ileri sürerek kal' ine karar verilmesini talep etmektedir. Davalılar vekili ise yargılama sırasında verdiği dilekçe ile akaryakıt istasyonunun faal olmadığını belirtmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 09.07.2012 tarihli bilirkişi rapor ve krokilerine göre, davacının maliki olduğu.. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 katlı kargir binanın konut olarak kullanıldığı, davalının maliki olduğu .. parsel sayılı taşınmaz üzerinde iki katlı betonarme karkas bina bulunduğu, zemin katında ikisi bakkal biri depo olarak kullanılan 3 dükkan olduğu, binanın üst katına "petrol ofisi" yazıldığı, bir adet akaryakıt pompasının bulunduğu ve faal olduğu tespit edilmiştir.Her ne kadar mahkemece, akaryakıt istasyonunun yasal şartlara uygun olarak yapılmadığı, çevresindeki konutlar ile davacının bitişik komşu taşınmazındaki konutu yönünden tehlike ve zarar oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de uzman bilirkişi raporunda ve hükümde bu zararın ne olduğu açıklanmamıştır. Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülerek, TMK’nın 737. maddesi uyarınca kal'ine karar verilemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur. Bu durumda mahkemece davalının kendi taşınmazı içerisindeki faal durumdaki akaryakıt pompası nedeniyle davacının herhangi bir zarara uğrayıp uğramadığı araştırılarak uzman bilirkişi raporu ile zarar belirlendiği takdirde davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.