Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10374 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8419 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.06.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Davacı, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca 1987 tarihinde kendisine tahsis edildiğini, bedelini ödediğini belirterek adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir. Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun ile bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkan tanımıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis sahiplerinden devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan...yararlanıp yararlanamayacağı hususunun araştırılması gerekir. 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur. Somut olayda, davacıya 28.08.1987 tarihinde 221 parselde 180 m2 ve 222 parselde 171 m2 yer davalı tarafından tahsis edilmiş, tahsise dayanarak bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre dava konusu taşınmazların imar parseli olduğu, imarda konut ve yol alanında kaldığı ve bedelinin ödendiği anlaşılmıştır.Bu durumda mahkemece dairemizin yukarıdaki ilkeleri doğrultusunda civardaki taşınmazlardan da ... kesilip kesilmediği araştırılarak... kesilmiş olduğu takdirde parselin yüzölçümü payda kabul edilmek suretiyle davacı adına tahsis edilen paya tekabül eden metrekare tesbit edilerek bu miktardan ... kesildikten sonra bulunan miktar kadar pay tesciline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.