Davacı-Davalı vekili tarafından, davalı-davacı aleyhine 24.06.2005 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen davada davalı/davacı tarafından verilen 26.10.2005 günlü dilekçe ile de tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 07.12.2006 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı/davacı Mehmet vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Davacı adına kayıtlı 476 ada 274 parsel numaralı taşınmaza rızası dışında bina yapmak suretiyle müdahalede bulunan davalının haksız elatmasının kal suretiyle önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Birleştirilen davada ise davalı-davacı; dava konusu yeri 1987 yılında tapu dışı satın aldığını ve iyiniyetli olarak bina inşa ettiğini belirterek Türk Medeni Kanununun 724. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal isteğinin kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleştirilen davanın davacısı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, çapa bağlı taşınmaza haksız elatmanın kal suretiyle önlenmesi, birleştirilen dava ise Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanılarak açılan temliken tescil isteğine ilişkindir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı-davacı Mehmet'in sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Mülkiyet hakkı, eşya üzerinde sahibine geniş yetkiler tanıyan mutlak bir haktır. (TMK. m. 683-778) Gerçekten, Türk Medeni Kanununun 683. maddesi mülkiyet hakkı malikine iki türlü yetki tanımıştır. Bunlar; eşyayı yasal sınırlar içinde dilediği gibi kullanma, yararlanma, tasarruf etme yetkisi ve yapılan tecavüzlere karşı eşyayı koruma yetkisidir. Eşyaya karşı haksız elatma varsa malik, istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açarak haksız tecavüzün sonlandırılmasını isteyebilir. Eldeki davada davacının isteminin dayanağı Türk Medeni Kanununun 683. maddesidir. Arazi maliki "her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava" edebilir. Ayrıca, Türk Medeni Kanununun 722/3. maddesince arazi maliki malzemenin sökülme gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere malzemenin sökülerek arsanın yapıdan evvelki haline getirilmesini talep edebilir. Ancak bunun için arazi üzerinde onunla sıkı sıkıya bağlı bir inşaatın bulunmaması, yapının arazi sahibinin rızası dışında yapılmış olması, inşaatın sökülmesinin aşırı bir zarara sebebiyet vermemesi, arazi malikinin de malzemenin sökülerek arsanın inşaattan evvelki haline getirilmesini istemesi gerekir. (TMK. m. 722/3) Bunun dışında arazi malikinin haksız inşaattan dolayı uğramış olduğu zararlar varsa haksız fiile dayanarak bunların da malzeme malikinden istenmesi olanaklıdır. Diğer taraftan, yapının yıkımının aşın zarara yol açması arazi sahibinin de malzeme ile ilgili tazminat miktarını ödeyemeyecek durumda olması halinde arazi maliki arsanın mülkiyetini, bedeli karşılığı malzeme malikine geçirilmesini isteyebilir (TMK. m. 724). Somut olayda, birleşen davanın davacısının çapa bağlı taşınmaza bina yaparak elattığından kötüniyetli kabul edilmesi ve mülkiyet hakkı sahibi davacının davasının kabulünde bir yanılgı yoktur. Ancak, mülkiyet hakkı sahibi davacı elatmanın önlenmesi dışında yapının yıkımını da talep etmiştir. Gerçekten arazi sahibinin yapılan inşaatın kaldırılmasını istememesi veya talep etmişçesine rağmen aşın zarar doğması sebebiyle yapı yıkılmadığı takdirde arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat Ödemesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 723. maddesi uyarınca ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Üzerine inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilmeyen ve bilmesi gerekmeyen kişi kural olarak iyiniyetlidir. Bunun gibi inşaatı arazi sahibinin açık veya örtülü muvafakati ile yapan malzeme sahibide iyiniyetli sayılır. Buna karşılık üzerinde inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmesi gereken kişi kötüniyetlidir. Malzeme sahibi kötüniyetli ise arsa sahibi malzemenin kendisi yönünden taşıdığı en az değeri öder. Bu değer inşaat nedeniyle taşınmazda meydana gelen objektif değer artışı oranı olamayacağından burada her olayın özelliğine göre hakimin Türk Medeni Kanununun 4. maddesinin kendisine tanıdığı takdir yetkisini kullanması, somut olayın ve tarafların özellikleri ile dava konusu taşınmazın bulunduğu yerel özellikler ve özellikle tarafların yarar ve zarar dengelerini dikkate alarak davacıya ödenmesi gereken tazminatı takdir etmesi gerekir. Bir başka anlatımla, mülkiyet hakkı sahibinin malzeme malikine ödemesi gereken tazminat levazımın en az kıymeti yani arazi malikinin mülkiyetindeki arsa üzerine yapılan binanın malik için arz ettiği "sübjektif değerdir. Açıklananlar doğrultusunda somut olaya dönüldüğünde; Kal kararına konu olan bina (ev) davacı adına çapa bağlanmış bulunan 476 ada 274 parsel içerisinde bulunmaktadır. Davalı anılan yapının iyiniyetle yapıldığı iddiasını da kanıtlamış değildir. Mahkemece dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile saptanan değerlere göre binanın yıkımının fahiş zarar doğuracağı kabul edilmekle beraber davalının kötüniyetli olduğu gerekçesi ile kal isteği hüküm altına alınmıştır. Ancak, kal'e konu yapının yıkımının fahiş zarar doğuracağının kabulü halinde davacının anılan binayı temellük etmeyi kabul etmemesi, ya da binanın bulunduğu kısmın bedeli karşılığında davalı adına tescili isteğinde bu-lunmaması halinde, kal isteği malzeme maliki kötüniyetli olsa dahi az yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek arazi malikinin mülkiyetindeki arsa üzerine yapılan binanın malik için arz ettiği "sübjektif değer" belirlenerek bu bedelin davalıya ödenmesi halinde hüküm altına alınmalı, aksi halde reddedilmelidir. Mahkemece bu hususun gözetilmeyerek davalının kötüniyetli olduğu gerekçesi ile davacının kal isteğinin de hüküm altına alınması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Sonuç: Davalı-birleştirilen davanın davacısının temyiz itirazlarının 1. bentte sayılan nedenlerle reddine, 2. bentte sayılan nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 18.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.