Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10292 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5597 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İpsala Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/01/2014NUMARASI : 2012/222-2014/3Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.11.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, davalıların balkonlarını oda içerisine alarak camla kapattıklarını, bu durumunun aile mahremiyetine ve komşuluk hukukuna aykırı olduğunu belirterek davalılara ait binanın müvekkilinin binasına bakan camlarının dışarısı görünmeyecek şekilde buzlu cam ile kapatılarak elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, davalı binasının davacı taşınmazına bakan kısmındaki camların dışarısı görünmeyecek şekilde buzlu camla kapatılmasına karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili ve davalılar temyiz etmiştir. TMK. m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.Somut olaya gelince; davalıların kendi taşınmazına yaptığı pencerenin imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp, TMK’nın 737. maddesi uyarınca kapatılması istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur. Diğer yandan davalılara ait binanın davacı taşınmazına bakan tarafındaki camların dışarısı görünmeyecek şekilde buzlu cam niteliğinde yapılmamasının ışık almak amacıyla değil de, kendisine hiçbir faydası olmayan, doğrudan aile mahremiyetini gözetlemek için yapıldığının belirlenmesi halinde davanın kabulüne karar verilebilir. Tüm dosya kapsamına göre, davalılara ait binanın camlarının komşuluk hukuku açısından katlanılabilir nitelikte olup hoş görü sınırlarını aşmadığı anlaşılmış, davacının aile mahremiyetinin ihlal edildiği hususu da ispatlanamamıştır. Bu durumda mahkemece, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 23.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.